2.6

2.7K 303 238
                                    

Baji

Sperm sayımda ciddi bi düşüş yaşarsam, hiç şaşırmazdım. Matsuno'nun doyumsuzluğu ve de seksiliği yüzünden kurumuştum resmen. Tabii, yakınamazdım. Hele de kontrolü bana bırakmasını sağlamışken.

İsmimle inlerken ayrı muazzamsın, Matsuno...

Dördüncü turdan sonra birbirimize dokunmadan duş almış, sonrasında da Matsuno'nun pansumanını yapmış, şimdi de ona yemek yedirmeye çalışıyordum.

Moteldeki sıcak suyla hazırladığım çorbayla dolu kaşığı uzatıp başımı yana yatırdım. "Ellerini yormamalısın."

Öpüşmekten becerelenip kızarmış dudaklarını büzdü. "Çok daha kötüleriyle kendi başıma uğraşmıştım, Baji-san." Kaşlarını kaldırdı. "Üstelik, korumanım. Benimle ilgilenmene gerek yok."

Çorbayı kenara bırakıp çenesini kavradım. "Senin de benimle ilgilenmen için hiçbir gerekçe yok ama durum ortada." Boynundaki çürükleri okşadım. "Güvenini asla kazanamayacağım sanırım."

Elimi itip kollarını çaprazladı. "Hâlâ sinirliyim. Siktiğimin şehrinde başka hastane yok sanki. Durduk yere azar işittim ve saçma bi' akşama katlanmak zorundayım." Gözüne düşen siyah perçemlere üfledi. "Aklından ne geçiyordu ki?"

Cidden, ne sikime bu tarz bi' yalan söylemiştim ki? Üstelik, babasına?

Bakışlarımı kaçırıp omuzlarımı düşürdüm. "Panikledim. Özür dilerim, Matsuno." Sızlayan alt dudağımı yaladım. "En azından, ellerin tamamen düzelene kadar seninle ilgilenemez miyim? Benim yüzümden yaralandın."

Gür bir kahkaha attı. "Sadece işimi yaptım, Baji-san. Aldığım paranın hakkını vermezsem Takemichi'nin suratına nasıl bakabilirim ki?"

Kırgınlığımı kalbimdeki çukurlardan birine gömüp kaba uzandım ve bu defa sorun yaşamadan içirebildim çorbasını.

İşi tamamlanınca çekip gidecek, bir daha asla karşıma çıkmayacaktı. Beni zerre kadar bile umursamıyordu ki. Seks yapma yasağını kaldırdığım anda başkalarının yatağına girerdi, farkındaydım.

Biraz soğuyan kendi çorbamı içmeye başlayınca kendi yatağıma geçecektim ki, kolumu kavradı. "Bak, yapma böyle. Şu anda yaralı bir kedi gibisin ve kedilere zaafım var."

Benim nerem kediye benziyordu ki?

Sesinin yumuşaklığı beni yine ve yeniden gafil avlamıştı. "Tüm bunları sadece para için yapman, umrumda değil. İşinde çok iyisin falan ama yaralanmanı istemiyorum."

Değer verdiğim insanların incinmesine katlanamaz, her birini korumaya çalışırdım. Güçlü, ezici ve de serttim. En azından, görünüşte. Acı ve travmalarımı saklayamadığım tek kişi de Matsuno'ydu. En kırılgan hallerimi görmüş, benimle ilgilenmişti.

Matsuno, çok daha uzun yıllar önce tanışmalıydık...

"Bana alışmamalısın," derken kısılmıştı sesi. "Tüm bunlar bitince şehirden ayrılacağım. Gerçekten de tüm planların ardındaki orospu çocuğu Kisaki'yse, görevim sonlanacak."

Acı dolu gözleri karşısında sertçe yutkundum. "Nereye gideceksin ki?"

Alt dudağını kemirdi. "Shikoku. Orada bi' keşiş varmış ve ondan ders almayı umuyorum." Ellerine çevirdi bakışlarını. "Şu titreme sorunundan kurtulmalıyım. Böyle yaşamak çok zor, Baji-san."

Shikoku nerede ki amına koyayım?

Çorbanın kalanını bitirip solgun yanaklarını avuçlarımın arasına aldım. "Tam olarak neden titriyor ki?"

Omuz silkti. "Doktorlar strese bağlıyor ama sorun şu ki, sakinken bile titriyorlar. Meditasyonla iyileşebilirim belki." Hafifçe gülümsedi. "Sonsuza kadar birilerini dövemem sonuçta, değil mi?"

Umarım dürüstsündür, Matsuno.

Şiş dudaklarına eğilirken, nazik bir öpücük kondurup gerilemeyi ummuştum ama Matsuno öpücüğü derinleştirmekte gecikmemişti. Yanaklarını okşayarak ona uymuş, sıcak dili benimkine dolanınca boğukça inlemiştim.

Omzuna sokulunca titrek bir nefes aldım. "O keşisle ben de tanışabilir miyim? Rezil kâbuslarımı biliyorsun az biraz."

Saçımı okşayıp kıkırdadı. "Bana katlanabileceğine inanıyorsan neden olmasın?"

Sana sonsuza kadar katlanabilirim, Matsuno.

şu el titremesi olayına da açıklık getirmiş oldum, en azından bi nevi. teorilerinize bayılıyorum, biliyorsunuz <3







bodyguard || tokyo revengersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin