Ben varya ben, ben bu dünyaya gelmiş en şanssız insan evladıyım. Yemin ederim öyleyim, ben kendimi sikeyim ya. Ben Seungmin'i de, Jisung'u da, mal olan Changbin hyungu da, bu Hyunjin'i seven kalbimi de... Yok o kalsın.
Ben cidden de çok şanssız bir insanım amına koyayım
Hyunjin dizimde uyuyakalırken ben de zaten kimse gelmeyeceğini bildiğim için gözlerimi kapatmıştım ki sabaha karşı daha güneş doğmamış biri omuzumdan dürtmüştü beni.
Neredeyse korkudan hıphızlı atan kalbimle gözlerimi açtığım an karşımda geri zekalı Seungmin duruyordu. "Neredesin sen?" dedi bana bakarak. Sonra hala uyuyan Hyunjin'e çevirdi gözlerini. "Bu haliniz ne sizin oğlum! Bütün gece endişeden öldük, aptal!"
"Ananı sikeyim senin," deyip omuzuna vurdum. "Yürü git lan, uyuyoruz şurada mal!"
Hyunjin uyanmasın diye ikimizde fısıltı ile birbirimize kızıyorduk ama ben de şans mı vardı, "Jeongin?" diyerek uyanan Hyunjin şaşkınlıkla bir bana bir de daha yeni yeni aydınlanan gökyüzünün altında Azrail gibi parlayan Seungmin'e baktı. "Seungmin, senin ne işin var burada?"
"Veliaht prens ile sizin için endişelendik majesteleri, ikimizde sizi arıyorduk bu yüzden uyandırmak zorunda kaldım. Üzgünüm."
Ve Hyunjin'i alıp götürdü.
KIM SEUNGMIN SEN BİR OROSPU ÇOCUĞUSUN
"Piç!" diye seslendim arkasından. "Adi puşt! Şerefsiz! Kancık! Ben insan değil miyim lan! Benim için niye endişelenmiyorsun it! Getir lan Hyunjin'i buraya!"
Sabahın körü amına koyayım ya
Sönmüş muma sinirle tekmemi geçirip saraya doğru ilerlerken Seungmin'i nasıl öldürmem gerektiğini düşünüyordum artık, bundan sonraki tek gayem o iyi öldürmekti başka bir şey yoktu.
Odanın kapısını fazla itip duvara çarpmasına sebep olduğumda Jisung ve Changbin hyung yerinden zıplamıştı. Şaşkın hallerine baktım. "İyi oldu size! Pis düşünceliler!"
Bir erkek bunları dürtseydi de rahatlasaydım
"Ne oluyor amına koyayım ya?"
Changbin hyung Jisung'un kafasına vurdu. "Küfür etme."
"Ya sabahın körü! Bu niye ayakta?"
"Anan yüzünden Jisung," dedim sinirle. "Anan yüzünden tamam mı? Anan yüzünden. Siktir git Seungmin'e sor."
Siktiğimin sarayında adam gibi hareket edemiyorduk, tam bir şey yapmıştık onda da sabahın köründe engelleniyorduk ya, nefret ediyordum buradan nefret ediyordum.
Hyunjin olmasa kalmazdım bile
Anasını sikeyim bu sarayın
Geldiğim gibi odadan çıkarken koridorda bana doğru gelen Seungmin kolumdan tutunca "Ne var?" dedim sinirle. Bana baktı. "Geç odaya konuşacağız seninle."
"Bırak ya, gelmiyorum. Uyandırdın uyuyamam daha, gideceğim."
"Jeongin, insan haber ederdi!"
Salak herif bağırıyordu bir de
"Aptal," deyip odaya soktum ikimizi. Uykusundan uyanan iki dingil de bizi dinlerken "Niye bağırıyorsun," dedim kaşlarımı çatarak. "İnsanlar uyanacak, bağırma mal."
"Aklım çıktı ve sen bana şu an bunu mu diyorsun Jeongin cidden!"
Sinirle elindeki kılıcı kenara fırlattığında gözlerimi devirip "Nereye kaybolabilirim?" diye konuştum. "Şu saçma yerde nereye kaybolabilirim! Kaçamıyorum, gidemiyorum, yalnız kalmak istiyorum izin yok, ne var ya ne! Anasını sikeyim bu sarayın, hiçbir şeye izin yok!"