Selam yaşıyorum evet söxpaöxğaöd
Zor uğraşlar sonucu hayatta kaldım arkadaşlar
***
Yine ve yine düz bir sabaha uyanırken esneye esneye elimi yüzümü yıkamış, kahvaltı etmiş ve beklemeden evden ayrılarak pazar meydanına doğru yürümeye başlamıştım. Dün gece diğer zamanların aksine en azından içim biraz daha rahat olduğu için güzel bir uykuya dalmıştım.
Yüzümdeki salak sırıtması ile geldiğim yerde "Kolay gelsin!" diye gülerek anında servis yapmaya başladığımda yanında çalıştığım teyze ve amca bana gülmüş, neler yapmam gerektiğini söylemişlerdi.
Onlarda haklı, bir aydır buz gibi suratla gelirsem şaşırırlardı tabii aq
Yine de o kadar fazla takılmamışlardı
Gözlerim sürekli bir aydır saklanmaya çalışan Hyunjin'i tekrardan ararken öğlene doğru aniden gittiğim bir masada bulmuştum onu. Yüzünü eğmiş, başını örtmüştü ama saçlarından tanıyordum.
Yanına geldiğimi görünce gülümseyerek yüzüme bakmıştı. "Günaydın."
"Günaydın," dedim fazla hevesli gözükmemeye çalışarak. Elimdeki tepsiyi kaldırdım işim olduğunu belirtircesine. "Ne alırdın?"
"Seni."
"Ha?"
O ÖYLE ANİDEN DENİR Mİ
Şaşkınlıkla bir anda ağzımı açtığımda Hyunjin de kendi diyeceğini beklemiyor olmalı ki hızla panikle "Ya-yani," diye durumu toparlamıştı. Telaşla ellerini salladı. "Öyle değil." Öksürdü. "Mandu alabilir miyim?"
Önce heyecanlandır sonra mandu alabilir miyim
Al canım tabii
Kafamı salladım. "Getiriyorum. Yüzünü kapat."
Sessizce beni onaylamış bense hızlı adımlarla yanından ayrılmıştım. Yemekleri hazırlayan teyzeye mandu istediğini söylerken gözlerimi kıstım.
Onlarda az şey çekmemişti evet fakat bir şekilde tamamen seni affettim diyemiyordum da. Naz yapıyordum birazcık canım, bundan bir şey olmazdı.
Aldığım mandu tabağından dumanlar çıkıyordu, hava soğuk olduğu için de sıcaklığı daha çok belli oluyordu. İlerleyip tabağı önüne bırakırken merakla gözlerimi ona diktim.
"Seungmin nerede biliyor musun?"
Yalan söyleyeceğini sanmıyordum çünkü bir aydır sürünüyordu. Hyunjin ona sorduğum soru ile beraber omuzlarını düşürürken "Hayır," deyip eklemişti. "Gerçekten haberim yok. Giderken kimse ile konuşmuyordu zaten."
Nereye gitmiş olabilirdi? Changbin hyung kafa dinlemesi açısından mantıklı bir şey söylemişti ama yine de merak etmeden edemiyordum, yanında Jiwon ile beraber neredeydi bir aydır?
Bir şey demeden yanından ayrılırken o birkaç saniye bana bakmış bense tezgahın arkasındaki minik tabureye oturup ellerimi çeneme yaslamıştım. Hyunjin yemeğini yerken sürekli göz göze geliyor, gözlerimi kaçıran ben olurken o bakmaya devam ediyordu.
Olduğu yerde oturup uzun bir süre gitmezken en sonunda teyze şüphelenip "Senin arkadaşın mı o?" demişti. "Niye burada kaç saattir, hayır hava soğuk. Donup kalacak."
"Odun o odun," dedim gözlerimi dikip. "Hiçbir şey olmaz ona."
Ama salak cidden de gitmeyi düşünmüyordu. Biraz daha olduğu yerde otururken en sonunda dayanamayarak yanına doğru adımlayıp gözlerine baktım. "Gitsene."