2.5

4.4K 651 700
                                    

Şimdi Jisung ve Minho'nun ilişkisini biraz zaman önceden başlayıp anlatacağım o yüzden garip gelebilir başlar, şaşırmayın

***

"Ayağın nasıl?"

Jisung gelen soru ile kafasını arkaya çevirip Minho'ya bakarken "Daha iyi," deyip ayağını yere sağlam bir şekilde birkaç kere bastırıp çektikten sonra güldü ve salladı. "Artık talimlerden kaçmam işin bahanem kalmadı sanırım."

"O formanın hakkını vermek istiyorsan bunu yapmalısın Han Ji," dedi Minho. Yan gözle Jisung'un ayağına son bir bakış atıp önüne geçmiş ve belindeki kılıcı çıkardıktan sonra karşısındaki ağaca uzattığı gibi elmayı keserek eline düşmesini sağlamıştı.

"Al," dedi uzatarak. Jisung gülüp elmayı alırken meşe palamudundan daha iyi olduğu için bir şey dememişti.

Ayağını incittiği için birkaç talime katılmayıp kenardaki sandalyeye oturuyor ve oradan izliyordu her şeyi ama artık tamamen yürüdüğüne göre görevinin başına geri dönebilirdi.

Minho başta onu korkutmuştu fakat sadece görev sırasında aşırı sert ve ciddi olduğunu bilmek zamanla rahatlatmıştı. Minho genel olarak hep ciddiydi, özellikle eğitimlerde ise herkes korkardı ondan çünkü saraydaki muhafızların hepsinin kusursuz olmasını istiyor, hataya yer vermiyordu.

Görevlerdeki sert kişiliğinin aksine ise normal zamanlarda tam da ona zıt bir kişiliği vardı. Özellikle de kedilerle ilgilenirken dünyanın en yumuşak insanı olabiliyordu.

Jisung'da onun kedilerini yakaladığı zaman Minho tarafından görevlendirilmişti. Her sabah güneş doğduktan sonra talim alanına gelmeden önce kesinlikle ilk işi kedileri beslemek olacaktı.

Zaman geçerken bu göreve alışmıştı da.

Yine erkenden kalktığı bir sabah Changbin de ondan hemen sonra ayaklanmıştı, Seungmin yerinde bile değildi. En erkenden genelde o giderdi zaten. "Şu tilkiyi de mi uyandırsak?" deyip güldüğü zaman Changbin uyuyan Jeongin'e bakıp güldü. "Bırak uyudun, kalkar birazdan."

Kemerini taktı. "Sen ne yapacaksın?"

"Çaylak muhafız olarak eğitime gideceğim. Sen?"

"Felix'in yanına gideceğim," dedi Changbin. "Ona kahvaltı götürmem lazım, benim işim bu."

Jisung kafasını sallayıp kıyafetini giymiş ve Changbin'in ardından odadan çıkmıştı. Saraya geldiği ilk zamanlar Felix ile çok yakınlardı fakat görev yerinin değişmesi, eğitimlerin başlaması ile görüşmeyi azaltmışlardı.

Onun yanına gitmeyi aklına koyduktan sonra daha pek fazla kişinin uyanmadığı saray koridorlarında ilerleyip mutfağa girmiş, yemek alıp çıkmış ve arka bahçeye geçmişti.

"Soonie, Doongie, Dori," dedi seslenerek. Yere çökerek marulları sallarken artık ona alışmış kediler yerlerinden çıktıkları gibi Jisung'a yaklaşmışlardı.

"Kovalamayın bak," diye konuştu Jisung, ne de olsa Soonie ve tayfasından az kaçmamıştı. İki elinde tuttuğu marullarla kedileri beslerken üzerinde hissettiği gözlerle kafasını çevirip ilerideki ağaca yaslanmış Minho'yu fark etti.

Yeni uyanmış, muhafız kıyafetini bile giymemiş pijamaları ile olan Minho'yu görmek onu garipsetirken Minho esneyerek onlara bakmıştı.

"Alışmışlar sana," dediği zaman Jisung usulca kafasını salladı. "Evet, kovalamıyorlar artık."

Minho'nun şu anki hali neden ona güzel geliyordu?

"Kendine gel Ji," deyip başını sallarken elini kaldırıp kedilerin başını okşamış ardından da tamamen doyduklarına emin olduktan sonra ayağa kalkmıştı.

the kingdom love, hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin