Bu hikaye çok hüzünlü olmuş toplayalım yeter
***
Benim bazen, benim bazen Korecem yetmiyor.
Önümdeki yığınla kağıda bakarken "Şaka mısın ya!" dedim sinirle ama fazla bağırdığım için odada benimle beraber bulunan otuz muhafız birden bana bakmış, yakalandığımı anlayınca "Ehe," diyerek hızla önüme dönmüştüm.
Kaşlarımı çattım.
Şimdi kalkıp Chan hyunga 'ben seni sevmiştim, neden böyle yaptın!' diye bağırsam ne olurdu? Zindan. Evet evet, sus ve işini yap Jeongin.
Nereden geldiğini hiç bilmediğim bir şekilde Chan hyung sağlam muhafızlara - bakın ben! - kendi belgelerini teslim edip düzenlemelerini istemişti. Ağlayacağım, ben bunların hepsini okuyamam. İMDAT YA.
Changbin hyung neredeyse kendinkileri bitirmişti, Jisung iti de öyleydi. Bende yarısına zar zor gelmiştim, yanımdaki Jisung'a baktım.
"Benimkileri de sen yapsana ya."
"Yo," dedi dil çıkararak. "Ben boşuna mı yaptım it, sen yap kendinkileri haha. Kudur."
"Adi bir herifsin." Gözlerimi kıstım. "Babanı da sevmezdim zaten."
"Ya bir siktir git."
Tekmemi ona geçirip önümdeki kağıtlara dönerken Changbin hyunga gitmeyecektim. Ona karşı grev yapıyordum, Felix'i üzmeyi bırakana kadar grevim devam edecekti evet.
Hayır, tamam sevmek zorunda değildi ama ona sert olmasına da gerek yoktu. Çocuğun yüzüne bakmıyordu resmen! Sevsin diye bir şeu demiyordum, tabii sevse güzel olurdu ama madem sevmiyordu en azından aşırı sert olmasaydı. Neyin bad boy ayakları bu ya.
Hyunjin hiç böyle mi yapmıştı? Canım sevgilim.
"Of, özledim," dedim kendimi tutamadan. Muhafızlar yine aynı anda bana bakarken Jisung kaşlarını çattı. "Kimi?"
"Ananı." yaptığım bir kağıdı daha kenara bıraktım.
Hyunjin ile aramda olanları hala dışında kimse bilmiyordu benim için, Jisung hiç güven vermiyordu Changbin hyung ise ortadaydı zaten. Bir tek Seungmin ve Felix biliyordu.
Zar zor yaptığım kağıtları bitirmiş, ayağa kalkacakken "Muhafız Yang," diyen tanıdık sesi duyduğum gibi hızla kafamı çevirip gördüğüm kişi ile gülümsedim.
Hyunjin gelmişti!
Tüm muhafızlar ayaklanıp ona selam verirken beni bu sıkıcı alandan kurtaran kahramanım geldiği için hızla selam verip yanına gittim koşarak. "Majesteleri?"
Yüzüme baktı ilk önce, gülmemek için kendini tutarken "Gel benimle," deyip ikimizi sonunda o kasıntı yerden çıkarmıştı. Sabahtan beri o odada, Hyunjin'i bile görmeden belge düzenliyordum ve cidden sıkıcıydı!
Herkes çok sessizdi!
Koridoru bitirdikten sonra Hyunjin'in odasına girmemizle beraber çığlık atarak hızla boynuna sarıldım hızla. "Ya sen kahraman mısın!"
Kıkırdayarak ellerini belime sardı. "Teşekkür ederim, teşekkür ederim!" dedim hevesle. Yüzünü tutarak sıkıca yanağından öptüm. "Çok sıkılmıştım, çok sıkıcıydı! İki kelime konuşsam herkes bir anda bana bakıyordu, ıy kasıntı herifler."
"Belli," dedi gülerek. "Bayağı dolmuşsun."
"Sen neden geldin peki?" diye sorduğum zaman "Özledim seni," demişti.
Tekrar bir sevinç nidası atarken "Hyunjin, yiyeceğim seni!" dedim mutlulukla. Kendime çektiğim gibi dudaklarını dudaklarıma bastırdığımda gülmüş ve belimi daha sıkı sardıktan sonra beni öpmeye başlamıştı.