3.6 F'

6.3K 685 1.1K
                                    

"Acıdı lan!"

Dakikalardır attığım kahkaha Seungmin'in önündeki kutuyu tutup bana fırlatması ve benim çığlığım ile kesilirken Felix de gülüşünü bastırmaya çalışarak "Seungmin, dur," demiş, Seungmin'in üzerindeki elbisenin iğnesini düzeltmişti.

Jiwon arkama saklandı. "Babam niye elbise giyiyor?"

"Baban gelin oldu gidiyor."

"Jiwon! Jeongin!"

Jiwon ile ikimiz ona baktıktan sonra aynı anda dil çıkarıp Seungmin'in arkamızdan bağırmasını umursamadan odadan koşarak çıkarken Jiwon'u kucağıma aldığım gibi nefes nefese Hyunjinlerin toplandığı odaya girdim.

Jiwon kucağımdan atlayarak Chan hyunga koştu. "Baba! Babam gelin oluyormuş!"

"Bunu ona Jeongin öğretmediyse şerefsizim." diyen Minho hyung ile göğüs kabartıp elimi göğsüme koydum. "Övünmek gibi olmasın, ben öğrettim."

Ne kadar da güzel bir amcayım nazar değmesin

"Yang Jeongin!" diye seslenen Hyunjin heyecanla ona dönmemi sağlarken arkamdaki Chan hyung sabır çekmiş, gülerek Hyunjin'in yanına koşmuştum. Geçenlerde kestirdiği ve benden uzun trip yediği saçları korktuğum kadar yavaş uzamıyordu.

"Nasıl olmuşum?" dediğinde parmak uçlarımda yükselerek saçındaki örgüyü kontrol ettim sonra da hızla dudaklarımı yanağına bastırdım. "Harikasın."

Tam da o an bacağıma yediğim ayakkabı çığlık atarak Hyunjin'in arkasına kaçmama sebep olduğunda Changbin hyung "Gözümün önünde öpüşmeyin!" diye yıllar sonra beliren abilik iç güdüsü ile bağırmış Hyunjin de ben cevap vermeden ona dil çıkarmıştı.

"Sen Felix'i öperken biz bir şey diyor muyuz, kes be!"

"Kimin sevgilisi ya," dedim gururla. "Nasıl da çirkef görüyor musunuz? Eserimle gurur duyuyorum."

"Döverim sizi."

Dil çıkardım. "Benim askerim var canım, o sıkar biraz."

Kaşlarını kaldırdı. "Kimmiş o asker?"

Kaşlarımı çatıp yeğenime döndüm. "Jiwon! Saldır asker! Yok et Changbin amcanı!"

Askerim aynı ona öğrettiğim gibi babasının kucağından indikten sonra kenardaki okunu ve yayını aldıktan sonra "Hedef!" diye bağırmış, ok yemekten korkan hyung "Hayır!" diye odadan kaçarken Jiwon da elinde yayla arkasından koşarak çıkmıştı.

Gözümden yaş gelene kadar attığım kahkahalar yere çökmemle azalırken "Ya sen var ya," diyen Hyunjin de kahkaha atıp koltukaltlarımdan beni tutarak kaldırmış, belime sarılarak kendine yaslamıştı.

Chan hyung iç çekti. "Sizinle uğraşılmaz."

Sonra da bağırarak odadan çıktı. "Jiwon! Changbin'i rahat bırak, o okunu atmayı düşünme bebeğim!"

Ben ne yaptım, tekrar kahkaha attım.

Bundan birkaç gün önce ben uzun zamandır unuttuğum okçuluk yeteneklerimi tekrardan kazanmaya çalışırken Jiwon yine yanımda bitmiş o da ok atmak istediğini söylemişti. Onun boyunda bir yay ayarladıktan sonra da bir tane ok yapmıştım ama yayı vermeden önce bir kuralım vardı.

Ben kime istediysem oku tereddüt etmeden ona atacaktı.

Çok gururlu bir komutanım şu an.

Hyunjin ile tören başlayacağı için odadan çıkarken saraydaki askerler ve kalan tüm kişiler o merdivenlerden inerken ona selam vermiş, o ise kendi yerine geçmişti.

the kingdom love, hyunin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin