| Çocukluğum |

8.6K 277 72
                                    

Arkadaşlar, bölüm aralıklarında kitabı özleyenler için bir instagram hesabı açtım. Orayı takip ederseniz yazılma aşamasında yeni bölümden kesitlere ulaşabilirsiniz. Belli aralıklarla kesitler yayınlıyorum.                                                                                                                                                    Instagram/1tillki

23 Şubat 2015

1,2,3,4,5,6...

Toy delikanlı nefret dolu gözlerini kendisi gibi hayatının baharında olan kuzenine dikmişti. Hazer Dolunay'dan bu hayata gözlerini açtığı ilk andan beri nefret ediyordu. O her şeye sahipti ve kendisi hiçbir şeye. 

7,8,9...

Hazer Dolunay endişeli bir şekilde önüne döktüğü mermileri sayıyordu. Bulundukları durum tam anlamıyla ölüm kalım meselesiydi. Hazer bu duruma ilk kez düşmüyordu ancak emin olması gerekiyordu.

Ölüm düşmanlarına armağan edilmeli, kalanlar ise kendileri olmalıydı. 

"Cenk, bir boka yara!" diye bağırdı Hazer mermileri şarjöre yerleştirirken. Önlerindeki kapı daha fazla dayanmayacaktı ve kapıyı zorlayanlar kesinlikle dost canlısı değildi. 

Cenk sakince sigarasını yakmıştı. Ölümden korkmuyordu ve doğrusu olacaklar umurunda değildi. Yine de, bu odada en çok ölümü hak eden Hazer'di. O buna emindi. Son bir darbeyle kapı hızla duvara savrulurken Hazer çevik bir şekilde kendisini ve kuzenini içeri yağmaya başlayan kurşun yağmurundan çekmiş, metal kutuların arkasına saklamıştı. Depo gibi bir yerdeydiler, ışık oldukça azdı ve rutubet kokusu mide bulandırıcıydı. 

"Dolunay çocuklarını bulun!" 

"Dolunay çocukları." diye fısıldadığını duydu Hazer, Cenk'in. 

Hazer bu durumdan kurtulmak için tek şanslarının kendisi olduğunu anladığında metal kutunun kenarından ateş açmaya başladı. Üç kişilerdi. Bir tanesini indirdiğinde diğerleri durmaksızın ateş ediyordu. Tekrardan kutunun arkasına saklandı ve sırtını kutuya dayadı. Bu birkaç saniye sürmüştü. Göz ucuyla Cenk'e baktı. Cenk elindeki silahı çevirip duruyor ama kullanmıyordu. 

"Piç kurusu." diye tısladı Hazer. "Geberip gitmemi beklediğini biliyorum ama daha çok beklersin." Çevik bir hareketle kutunun arkasından çıktı ve iki hedefi de tam on ikiden vurdu. Kafalarından. 

Omzundaki sızlamaya baktı. Usulca akan kanı fark etmemişti. Kurşun omzunu sıyırmıştı. Bir küfür geveledi ağzında, ardından ayaklanan kuzenine baktı. 

Cenk sakince gerildi, kollarını havaya kaldırdığında sahip olmak için çok uğraştığı kaslı kolları ortaya çıkmıştı. Cenk ona yardım etmemişti, tam aksine ölmesini beklemişti ancak istediği gibi olmamıştı. Hazer bu nefrete alışkındı. Onunla asla tehlikeli bir yere gitmezdi ancak bu sefer tuzağa düşmüştü. Neyse ki düşman sayısı azdı ve halledebilmişti. 

Cenk'in suratına bakmadan arabasına yerleşmiş ve evin yolunu tutmuştu. Cenk'in arkasından onunla geleceğini biliyordu. Onu şu anda o kadar görmek istemiyordu ki gazı kökledi ve dikiz aynasından kuzenini uzaklaştırdı. Büyük malikanenin park yerine hızlı bir giriş yaptığında bütün korumaların bakışları ona dönmüştü. 

Arabadan hışımla çıktı ve eve girdi. Sert adımlarla babasının ofisine yürürken suratı ifadesizdi. 

Babası onu odanın girişinde gördüğünde telaşla ayaklandı. Dahili numaradan evdeki görevli kadını aradı ve hızlı bir şekilde ilk yardım malzemelerini getirmesini emretti. "Kim olduklarını bilmiyorum." dedi Hazer çevik bir şekilde. Yolda sıkıştırdılar ve eski bir fabrika bölgesine girmek zorunda kaldık. Üç kişilerdi, hepsi öldü."

Dizleri Kanayan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin