Ne söyleyeceğimi bilmiyordum ve vücudum sızlıyordu. Barın'ın sert bakışları beni esaret altına almıştı. Önümde bir ceset vardı.
Ondan hep nefret etmiştim ama cesedini görmek çok farklıydı. Buna ben sebep olmuştum. Onun ölmesinin nedeni bendim. Barın'ın bir kişiyi daha öldürmesinin sebebi de bendim. Onun eli ne kadar kanlıydı bilmiyordum ama daha fazla kana bulamıştım.
Bacaklarım titriyordu. Tanıdık bir ifadenin gözlerimin önünde ruhunun çekilmesi ve bedeninin cansızlaşması farklı hissettiriyordu.
Kan gölü zemini gittikçe esir alıyordu. Ortamda huzursuz edici bir koku vardı ama ne olduğunu anlayamıyordum. Bu evin içinde koşuşturduğum anılar gözlerimin önüne geliyordu. Krem rengi duvarlara kan sıçramıştı artık.
Doğduğum ve büyüdüğüm evde bir cinayet işlenmişti.
Barın'a ne olacaktı? Polisler mi gelecekti? Bu düşünceye içimden güldüm. Onlara hiçbir şey olmazdı. Bir yolunu bulurlardı.
"Ne düşünüyordun Eflal? Evine dönerken ne olacağını düşünüyordun?" Aras'ın sesi öfkeliydi.
Anneme ne olacaktı? Şu anda sahip olduğu her şey, bu ev bile önümde yatan ölü bedene aitti. O güvende olacak mıydı? Ölümü onu üzecek miydi? Kızını kaybettikten bir süre sonra eşini kaybetmek ona ne hissettirecekti? Onu görüp teselli edebilecek miydim?
Hayır, buna asla izin vermeyeceklerdi. Bir hata yapmıştım ve bedelini ödeyecektim. Odadaki gergin hava bunu kanıtlıyordu.
Kan, parkeye iyice yayılırken bu görüntüyü daha fazla görmek istemediğimi fark ettim. Başım hala sızlıyordu. Sendeleyerek Barın'ın yanından geçtim ve evin çıkışına doğru yöneldim. Kapının yanındaki boy aynasında kendime baktığımda kaşımın patlamış olduğunu gördüm. Alnımda ise çirkin bir şişlik vardı.
Neden hep bir yerlerim kanıyor veya morarıyordu? Belki de erkeklerden nefret etmeliydim. Bunu bana onlar yapmıştı. Her zaman onlar yapıyordu.
Belki de ölümüne sevinmeliydim.
"Vay canına." dedim kahkaha atarak. "İşte bu beklenmedikti."
Aras'ın bakışları şaşkın bir hal almıştı. Barın ise öylece beni izliyordu. Sinirlerimin gerçekten bozuk olduğunu biliyordum. Bunu anlamak onlar için de oldukça kolaydı.
"Kimi arayacağını biliyorsun." dedi Barın, Aras'a dönerek. "Hallolana kadar başında dur, sana borçlanacağım. Buradaki işini bitirdikten sonrasını ben hallederim."
Aras kaşlarını çattı. "Sen nereye gideceksin?"
"Bir işim var." dedi Barın bana yöneldiğinde. Kolumu kavrayıp kapıdan beni çıkardı ve ayaklarımın öylece onu takip etmekten başka çaresi olmadı.
Arabası evin önündeydi. Buraya geldiğimi tahmin etmek onlar için zor olmamıştı belli ki.
Arabanın kapısını açıp suratıma baktı. Emir veren gözleri içimi ürpertmişti. İtaat ederek yolcu koltuğuna yerleştim. Önden dolanıp şoför koltuğunda yerini aldı ve arabayı çalıştırarak hızla yola çıktı.
"Sana bir soru soruyorsam, cevabını biliyorumdur Eflal." Onu anlamadığım için kaşlarımı çattım. "Hastane kayıtların gördüğün tedavileri ve kullandığın ilaçları içeriyor. Fazlasıyla."
Bedenim mümkünmüş gibi iyice kaskatı kesilmişti.
"Bana bak!"
Bakışlarım korkuyla Barın'a döndüğünde onun bana ilk defa bağırdığını fark ettim. Sıçramıştım. Ben ona, o ise yola bakıyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dizleri Kanayan Kız
Novela Juvenil"Şimdiden pes ediyorsun. Yalvarmanı sağlayabilirim." "Lütfen git." dedim cılız sesimle. Cevabı kendisini bana bastırmak olmuştu. "Bedenin böyle söylemiyor." "Hazer yalvarırım." dedim. "Sarhoşsun. Yalvarırım bırak beni." Hazer başını iki yana...