İp

15.8K 509 330
                                    


Hazer'in beni dehşete düşüren sözlerinin üzerinden birkaç gün geçmişti. Tam orada ona bağırıp çağırmış, ellerinden kurtulup kendimi Aras'ın odasına kilitlemiştim.

Bu Hazer'i çok sinirlendirmişti. Evdeki tüm kilitleri toplayıp saklamıştı. Lanet evde kapısı kilitlenen hiçbir oda yoktu artık.

Birkaç gündür ise birbirimizin yüzüne bakmıyorduk. Aras ve kardeşi burada olmadığı için odasında rahatlıkla kalıyordum ve stressiz duşlar alabiliyordum.

Hazer'in hakkını yemeyecektim. Harika yemek yapıyordu ve o etrafta yokken ben de bunlardan nasipleniyordum. Dolaba koyduğu ya da ocakta bıraktığı şeylerden aşırıp durduğumun farkındaydı muhtemelen.

Gün içinde beni evde yalnız bırakıyordu. İki iri koruma her zaman bahçedeydi ve o kapının kumandayla açıldığını varsayarsak çıkış için bir yol bulamamıştım.

Birini yok saymak da bir çeşit şiddetti. Biz bunu birbirimize uygulamaktan kaçınmıyorduk. Karşı karşıya geldiğimizde bile göz göze gelmiyorduk.

Halime acıyordum. Önceden de çok sosyal bir hayata sahip olduğum söylenemezdi ama en azından istediğimde dışarı çıkabiliyordum.

Bir canavarın fiziksel şiddetinden kaçıp başka bir adamın psikolojik şiddetine maruz kalıyordum. Bir tutsaklıktan kaçıp başka bir tutsaklığa mahkum edilmiştim. Bu yaşamak değildi.

Burada olmasam ne yapacaktım peki? Muhtemelen sürünecektim ama her karanlık yolun sonunda ışık ortaya çıkardı. Bir süre dişimi sıkıp kendime bir hayat oluşturabilirdim. En azından hayat benim hayatım olurdu. Kendi seçtiğim geleceği yaşardım.

Tabi başıma bir şey gelmezse.

Anlamsız bir kahkaha attım. Başıma bir şey gelmezse mi? Başıma kesinlikle bir şey gelmişti.

Daha kötüsü olabilir miydi? Evet, çok daha kötüsü olabilirdi. Yine de bunun için Hazer'in merhamet gösterdiğini falan düşünmeyecektim. Kalacak bir yer, yemek, temiz su ve giyeceklere sahip olmam ona teşekkür etmem için bir sebep değildi. Bunlar temel insan haklarıydı ve ben evcil hayvanı değildim. Bana bunları verip çıkarları için tutsak hayatı yaşatmaya hakkı yoktu.

Üstüne üstlük beni öldüreceğini düşünmemi isteyip durmuştu ruh hastası!

Bir miktar param vardı. Çantamla birlikte her şeyi olay yerine delil olarak bırakmıştı. O parayla kendime en azından bir süre başımı sokabileceğim bir yer tutabilirdim. İş bulup kendimi sefil hayatımdan çıkarabilirdim.

O ise bu şansı elimden almıştı. Hayatımı elimden almıştı.

Sinirle kafamı koltukta geriye doğru vurdum. "Aptal!" diye tısladım. "Aptal kız, ne diye ölümünü düşündün ki. Tekin herifler olmadıkları belliydi işte. Bıraksaydın da geberseydi!"

Evin içerisindeki sessizliğin zihin çığlıklarına dönüştüğü saatlerden sonra sonunda kapı kilidi sesi duyuldu. Hazer birkaç gündür sabah erkenden çıkıyor ve akşam dönüyordu. Nereye gidiyordu acaba?

İçeri girdi ve bakışları koltukta kafam arkama yaslanmış şekilde ona tersten bakan gözlerimle kesişti. Durakladı ve neden böyle durduğumu anlamak ister gibi kaşlarını çattı.

Hızla dizlerimi kendime çekip başımı kaldırdım ve ona doğru döndüm. Uzun zaman sonra bana ilk bakışıydı ve benim ondan başka gördüğüm canlı yoktu. Bahçede dolaşıp duran korumaları saymıyordum bile. Onlar da bana bakmıyordu.

Dizleri Kanayan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin