Nefret Sarmalı

5.4K 238 197
                                    


Kendi nefesim mızrak olup ciğerlerime saplanmış gibi hissettim. "Ne?"

"Duydun." dedi Hazer ölümcül bir soğukkanlılıkla. 

Gözlerimi sıkıca yumdum. Buna şaşırmamalıydım. Barın'ın gram tereddüt etmeden öldürebildiğini görmüştüm. Vicdan azabı çekmiyordu. Kimseye acımıyordu. Ama bu... Bu çok fazlaydı. Onun için bile.

İçerisinde bulunduğum durumun sert gerçekliğiyle yüzleşirken buradaki kimsenin iyi olmadığını bir kez daha anladım. Herkes birbirinden kötüydü. Gözlerimi açtığımda Hazer'in bana çok yaklaştığını fark ettim ve refleksle geriledim. Sırtım çelik kapıya çarptığında çıkan tok ses beni kendime getirmişti. 

"Benden ne istiyorsun Hazer?" diye sordum cevap alamayacağımı bilerek. Bu soruya cevap alamıyordum ama bilmek istiyordum. Benden ne istediğini bilmek istiyordum. Buna hakkım vardı. 

"İçerisinde bulunduğun durumu kabullenmeni." dedi yerinden kıpırdamayarak. Normalde benim kaçışımla beraber daha çok üzerime gelmesini beklerdim ancak bu sefer olduğu yerde durmuş, sadece gözlerimin içerisine bakmıştı. 

Gözlerimi kaçırmadım ve onun koyu gözlerine diktim bakışlarımı. Karşımda cellat gibi duruyordu. Siyahlar içerisindeki bedeni ve uzun boyu onu olduğu kadar korkunç göstermeyi başarıyordu. 

Barın da böyleydi. Uzundu. Yapılıydı. Ondan bu kadar korkmamıştım. Bana karşı gerçekten çileden çıkana kadar en azından. Neden? Neden korkmamıştım? Boş bakışlarının arkasında gördüğüm bir şey mi vardı? 

Hayır, sadece kurtuluş arayan bir zavallıydım ve gerçekleri kabullenemiyordum. 

"Benim gerçeğim ne peki Hazer?" diye sordum zayıf bir sesle. "Bir daha asla kendi hayatıma sahip olamayacağım mı? Yaşamımın senin avuçlarının arasında son bulacağı mı? O zamana kadar benimle istediğin kadar oynayacağın mı?" 

Hazer kaşlarını çattı. "Seninle oynamıyorum." 

"Ne yapıyorsun o zaman?" Sesim istemsizce yükselmişti. "Sadece sapık bir tecavüzcü müsün? Bunu böyle mi açıklayacaksın?" Kelimeler öfkeyle dudaklarımdan kaçmıştı. 

Ağzımdan kaçırdığım şeyleri fark ettiğimde dudaklarımı sıkıca kapattım ve nefesimi tuttum. Söylediklerimde yanlış bir şey olduğunu düşünmüyordum ancak Hazer'in ruh hastası olduğunu biliyordum. Onu ne zaman sinirlendirsem zarar görüyordum. Birazdan da böyle olacağına emindim. 

Gözlerini yumduğunu gördüm. Sıkıca. Bu iyi olamazdı. Gözlerini açtığında söyleyeceği şeyler iyi olamazdı. 

Düşündüğüm gibi de oldu. 

"Tecavüzcü mü?" demişti öfkeyle. "Bu damgayı bana bu kadar yapıştırmak istiyorsan bunu sağlayabilirim. En azından boşu boşuna bana böyle seslenmemiş olursun!" Bana doğru bir adım attı ve eli sertçe bileğimi kavradı.

Beni sürüklemeye başladığında "Hazer!" diye çığlık attım. 

"Hikayenin kötüsünü ben yapmak istiyorsun bunu biliyorum. Ama bana böyle sikik bir şekilde sesleniyorsan hakkını vereyim en azından!" 

"Özür dilerim." diye bağırdım. "Sinirle söyledim. Lütfen! Lütfen bırak beni."  

Beni duymadı. Ağlamaya başladım. Merdivenlerden çıkarken adımlarım takılıyordu ama o bunu umursamadı. Beni odasına soktuğunda çığlık attım. Boğazım yırtılırcasına dehşet dolu bir çığlık attım. 

Dizleri Kanayan KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin