28. Bölüm

477 18 0
                                    

"Bu şirkette işe başladığımda, işlerin benim ya da bizim düşündüğümüz gibi olmadığını, buradaki herkesin bir sır sakladığını biliyordum fakat öğrenmek için çabalayamazdım. Alkın Andaç'ın kurtardığı nadir insanlardan biriydim. Bir ailem yoktu, evim yoktu, arabam yoktu ve bir anda her şeyi olan bir insan haline gelmiştim. Ona yalan söylemek, saman altından su yürütmek yapacağım takdirde vicdanımın susmayacağı şeylerdi. Sessiz kalma hakkımı kullandım." Fatih'in açık sözlü olması şaşırtacak şeylerden biriydi. "Sessiz kalma hakkımı kullanmam bir işe yaramadı. İnsanlar ben duymak, bilmek istemesem bile sanki birilerine anlatmaya ihtiyaç duyuyorlarmış gibi pat diye yüzleştirdiler beni. Bana yardım eden adamın kötü biri olması sadece canımı sıkmakla kalmadı, altımdaki arabanın, her akşam gittiğim evin de büyüsünü bozdu. Fakat ne olursa olsun asla ses çıkarmadım, ona karşı gelmedim. Bu demek değildi ki, bu durumlardan memnundum. Kim böyle bir şeyden memnun olurdu? Efe'nin gelmesiyle bir örgütlenme oluştu. Alkın Andaç'ın manda ve himayesinde kalmak isteyenler ve yeni bir devlet oluşturmak isteyenler olarak ikiye ayrıldık." Örnek verdiği cümleyle Arel'le gülmeden edemedik fakat Arel'in güldüğü, sevindiği başka bir şey daha var gibiydi. Tahmin edebiliyordum. "Yeni bir devlet kurma fikri çok güzel geliyordu ama yeni bir devlet kurmak, her şeyin başa alınmasıydı. İnsanların evleri, arabası olmayacak, yaşamsal faaliyetlere yeniden başlamak zorunda kalacaklardı. Sırf Alkın Andaç'ın fikirlerinden hoşlanmadığım için katıldım ama her zaman aslında onun tarafında olduğumu söyledim kendime."

"Kendini böyle mi kandırdın?" dedi Arel gülerek.

"Evet," dedi Fatih. "Başka şansım yoktu. Onların tarafında gibi gözükmek otoritemi arttırırken, Alkın Andaç'ın tarafında olmak evimi ve arabamı koruyacaktı. Yani büyüsü bozulan bedava ev ve arabanın tadı başkaydı, anlatabiliyor muyum? Yaptığım her şey, yediğim her yemek neredeyse bedavaya gelirken lüksü bırakmak istemek aptallık olurdu. Onların konuştukları, Alkın Andaç'tan sakladıkları, saklamak zorunda kaldıkları her şeyi birer birer Alkın Andaç'a anlattım. Böylelikle gözdesi oldum. Bir şey olduğunda beni kayırmaya, bana sataşan insanlar bir anda ortadan kaybolmaya başladı. Bu otoritemi sadece iki değil bir on katına falan çıkardı. Everest'in en ucunda öyle oturuyordum. Bu Everest beni sıkmaya başladığı sıralarda sizinle tanıştım, e haliyle sıkıntım bir anda geçti. Aksine sizin kim olduğunuzu merak etmeye başladım. Her güne sizi tanıma isteğiyle uyandım çünkü bende eksik olan bir şeyi tamamlayabilen insanları merak ediyordum. Alkın Andaç korkusundan nefes bile alamıyorken, ona karşı çıkan birkaç insanın olması daha güçlü hissettirdi. Ben de yapabilirim, dedim kendi kendime."

"Ne zaman yapamayacağını anladın?" dedim gülerek. Onunla dalga geçtiğimizin farkındaydı ama dalga geçmekte haklı olduğumuzu düşünüyor gibiydi.

"Efe'nin cesedini gördüğümde," dedi korku içinde. Gerçekten korku içindeydi. "Cesedini ilk bulan bendim ve kimsenin görmemesi için büyük bir çaba sarf ettim. Alkın Andaç görüp herkesten intikam alacağını söylediğinde öyle korkaktım ki, Efe'nin onun tarafında olmadığını söyleyemedim. Alkın Andaç, onu öldürdüğü için öldürenin ya da öldürenlerin intikam için peşine düşerken, ben her söyleyemediğim saniyede ölümü diledim. Ölmeyi gerçekten hak ettiğini biliyordum çünkü Efe sağlıklı biri değildi. Gerçekten sağlıklı olmadığını söylüyorum. Bir deli raporu olduğunu falan bile düşünüyorduk. Zaten muhtemelen Alkın Andaç'ın dikkatini böyle çekmesinin sebebi buydu, Alkın Andaç kendi gibi insanları hep çok severdi."

"Sonra?" dedim yavaşça.

"Bu kadar," dedi. "Onu sizden birinin öldürdüğünü biliyordum ama bir süre sonra yinede acaba Alkın Andaç öldürmüş olabilir mi diye düşünmeye başlamadım değil. Zamanla o kadar yüreği olmadığını fark ettim ama bu sizin bahsettiğiniz yürek değil. Kalp... Babanın kalbinin olmadığını algılamam epey vaktimi aldı."

Anka: Ateşten BuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin