18. Bölüm

549 33 36
                                    


"Yedi yaşındaydım." Bacağımdaki acı yoğunlaşmamı zorlaştırsa da artık onu görebildiğim için mutluydum. "Annemin çalıştığı yerde Alkın Andaç'ı araştıran Efe adında biri vardı. Şapkasından dolayı insanlar çok yüzünü görmezlerdi, genç biriydi. Hep çok çalışır, bazı geceler şirkette çalışmaya devam ederdi. Doğrusunu söylemek gerekirse annem onu benden daha çok severdi. Tâbii ki onu sadece bunun için kıskanmıyor, ondan sadece böyle bir şey için nefret etmiyordum. Ondan nefret etme sebebim asla onun gibi olamayacak olmamdı. Zengin ya da fakir fark etmez, hiç onun gibi sabahlara kadar çalışan bir insan olamazdım, hiç onun kadar zeki olamayacaktım. En azından annemin gözünde bu böyleydi. Bir gün annemin iş yemeği için farklı bir şehre yola çıktık. Aslında iş yemeği demek doğru olmaz, sadece iş yemeği değildi. Söylediğim gibi gerçekten depoları kontrol etmek istiyordu. Arabanın önünün çevrildiğini ve annemin öldürüldüğünü fakat intihar dendiğini hatırlıyorum. Uyandığımda karşımda Alkın Andaç vardı. O gün zeki olabileceğimi anladığım gündü."

Elimi kanayan yaraya bastırdım. "Ne yaptın?" dedim. Oku çoktan çıkarmıştım.

"Babanı kandırdım," dedi gülerek. "Kimsenin kandıramadığı Alkın Andaç'ı kandırdım. Her şeyi unuttuğuma, hafızamın kaybolduğuna inandırdım. Doktorlar geçici olabilirler gibi bir şey dedi ama ben Alkın Andaç'ın söylediklerine inandım. Eğitildim, daha önce de söylediğim gibi. Baban bana bir eğitimde olduğumu ve orada yaralandığımı söyledi. Ben de eğitime devam etmek istediğimi söyledim. Yıllarca eğitildim ve sonunda şirkete döndüğümde herkesi eski Efe olduğuma ikna edebildim. Belki de herkes eski Efe'yi bekliyordu, inan bilmiyorum. Fakat o Efe'den bile çok çalıştım. Bir kez bile yoruldum demeden amacıma ulaşmak için didinip durdum. Herkesin bana güvenmesi için elimden ne geliyorsa yaptım. Herkes bana güvendiğindeyse şirket içinde bir gruplaşma başlattım. Ben sadece bir aracıydım, zaten herkes -Fatih başta olmak üzere- babandan nefret ediyorlardı. Onun gitmesi için bu zamana kadar her şeyi yapmışlar ama Alkın Andaç hep kurtulmayı başarmıştı."

"Ölecek," dedim Yağmur'a bakarak. "Hareket bile etmiyor, bir şey yap."

Efe beni duymamış gibi devam etti. "Sonra bir gün Alkın Andaç'ın karısının öldüğünü ve kızının yaşadığına dair fikirleri olduğunu, yaşadığını düşündüğünü keşfettim. Annenin intihar etmediğini, bir cinayete kurban gittiğini öğrenip babana yaşadığına ilişkin birkaç soru sormuşsun falan. Baban seninle ilgili odasında epey dalga geçti. Bu benim için bir fırsattı. Annenin ağzından bir mektup yazarak sana ulaşmasını sağladım." Nefesimi tuttum. "E, sen de nasıl bir salaksan, anında inandın. Devamını biraz kaçırdım ama sonra bizimkilerden bir grup gencin Anka'ya girdiğini öğrendim. İlk duyduğum andan itibaren siz olduğunuzu, içlerinde sen olduğunu biliyordum çünkü Atakan'ın babasının iş yerinde o kartı unutan bendim. Çok özür dilerim. O kartı oraya bırakan, demek istedim."

"İğrenç bir insansın," dedim. Artık acıdan değil, sinirden titriyordum. "Sana güvendim. Bu gruptaki herkes sana teker teker güvendi ve şimdi senin yüzünden Giray ölebilir."

"Ölebilir mi?" dedi dudaklarını büzerek. "Şirketteki gruba hemen haber vererek belki bu grubun bizim şansımız olabileceğini söyledim. Ne ilginçtir ki, onlar da öyle düşünüyorlardı. Sonrasındaysa buradayız işte. Sen birazdan öleceksin, ben de Alkın Andaç'ın kendi kızını öldürdüğüne dair birkaç yalan haber yayıp ağlıyor gibi yapacağım. Sonra sevgilin biraz gözyaşı döker senin için, en azından öyle yapsa iyi olur. En sonundaysa muhtemelen çoktan unutulup gitmiş biri olursun. Biz de bu şekilde Alkın Andaç'ı hapse attırırız. O zamana kadar zaten çoktan yeni bir sevgili bulmuş olur, Arel. Zaten o kadar da güzel bir kız değilsin. Yani biraz güzelsin ama..."

Anka: Ateşten BuzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin