1

7.1K 471 373
                                    



"Sadece rica etti ve hayır diyemedim. Patronla aramı bozmamam gerek, biliyorsun."

Jimin bir yandan masa ve sandalyeleri düzeltirken bir yandan da kulağı ile omzu arasına sıkıştırdığı telefondaki Yoongi ile baş etmeye çalışıyordu. Mesai saatinin bitmesine rağmen ara sıra yardıma kalması her seferinde arkadaşını oldukça kızdırdığından olabildiğince yumuşak bir şekilde geçiştirmeye çalışıyordu onu.

"Senden başka çalışanı mı yok Jimin? Nedense sürekli senden yardım istiyor?" Öfkesi sesinden belli olan Yoongi pek de kolay yatışıcağa benzemiyordu. "Üstelik fazladan çalışmanı maaşına eklemiyor bile??"

Jimin sıkıntılı bir nefes vermiş ve haklı olmasına rağmen bir süredir yaptığı gibi yine ona aksini söylemişti. "Altı üstü yarım saat-bir saat geç çıkıyorum, o da ara sıra. Sorun yok, hem sen onu boşver yarın için biletleri aldın değil mi?"

Son sandalyeyi de masanın üzerine koyduktan sonra yorgunlukla telefonu tutmuş ve Yoongi'nin stabil sesini dinlemişti bir süre. Biletleri aldığından ama arkaların dolu olduğundan şikayet ediyordu arkadaşı. Açıkcası filmi en önde boyun ağrısı çekerek izleyecek bile olsa pek takılmazdı o an.
Tek isteği eve gitmek ve saatlerce uyumaktı.

"Bitti sanırım?" Kısa süreli soluklanması patronunun mutfaktan çıkıp yanına gelmesi ile son bulunca hala bir şeyler anlatan Yoongi'yi durdurup veda etmişti hızlıca. Telefonunu cebine sıkıştırırken kendini bekleyen adama dönmüş ve "Her şey tamam," demişti. "bir şey kalmadı."

"Tamam o zaman, sen çık ben kapatırım." Onaylar gibi kafasını sallamış ve hızlıca bir süre önce tezgaha bıraktığı montunu giyip kapıya yönelmişti. "İyi akşamlar Bay Heung!"

Genç adam cebindeki bir elini çıkarıp kendine seslenen çocuğa gülümsemiş ve el sallamıştı. "Sana da!" Yanıt olarak yorgun bir gülümseme aldıktan ve Jimin arkasını dönüp karanlık sokakta yürümeye başladıktan sonra bile bir süre onu izlemiş tamamen gözden kaybolduğunda ise iç geçirerek kafeyi kapatmak için hareketlenmişti.

Jimin ise artık ezberlediği yolları hızlı adımlarla aşarken bir yandan da sıcacık yatağının hayalini kuruyordu.
Perşembe günleri kafede kampanya olduğundan oldukça yoğun geçiyordu ve diğer arkadaşlarıyla dönüşümlü olsa da genellikle geçe kalıyordu.

Yine de pek şikayetçi değildi bu durumdan. O güne kadar sayamayacağı kadar işte çalışmıştı ve deneyimlediklerinin arasında bu iş ona o kadar da zor gelmiyordu. Özellikle anlayışlı ve iyi bir işveren bulmak bu devirde pek de kolay değildi.

Kafasında dönüp duran düşünceler ve hızlı adımlarla aştığı sokakta bir anlığına durmuştu.

Ona mı öyle gelmişti yoksa sahiden bir ses mi duymuştu emin olamasa da kafasını çevirip kontrol etti sokağı. Fakat boştu.

Hala Yoongi'nin zoruyla izlediği korku filminin etkisinde olduğunu düşünüp yoluna devam etse de içi bir türlü rahat etmiyordu. O yüzden hem caddeye daha kolay çıkabilmek hem de eğer biri varsa şaşırtabilmek adına yolunu değiştirmişti.

  Bir-iki dakika öylece yürümüş tam kendi kendine kuruntu yaptığını düşündüğü sırada bir ses daha duymuştu. Aniden kafasını çevirdiğinde ise gördüğü iki adam şüphelerinin yersiz olmadığını kanıtlamış ve hızlıca ne yapması gerektiğini tartmıştı kafasında.

  Kalbi deli gibi çarpsa da sakin kalmaya çalışıyordu. Adamları tanımıştı ve en azından şimdilik ölmeyeceğini bilse bile gece yarısı karanlıkta iki korkunç adam tarafından sıkıştırılmak birkaç yıl boyunca aldığı dövüş sanatları derslerine rağmen isteyeceği bir şey değildi.

don't delete the kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin