36

2.7K 311 155
                                    


Bir süredir söze girmek için doğru anı bekleyen Jungkook, karşısında oturan Seokjin'in ikinci birasını da bitirdiğini görünce dikkatini çekmek için boğazını temizledi hafifçe. Kendi şişesinin dibinde kalan sıvıyı da midesine gönderdiğinde "Hyung," diye söze girmişti.

Vereceği tepkiyi minimumda tutmak adına yemeği dışarda yemeyi teklif etse de şimdi bu kararın mantıklılığından şüphe duymaya başlamıştı. 'Söyle artık' der gibi kafasını sallayan Seokjin'e bakarken net ve kararlı bir ifade vardı yüzünde. "Benim bir ilişkim var."

Uzun zamandır ondan duymadığı cümleyi şimdi böyle aniden duymanın verdiği şaşkınlıkla birkaç saniye duraklayan Seokjin kaşlarını çatmıştı. Sadece takıldığı birileri olsa çoktan duymuş olurdu. Bu yüzden şimdiye kadar saklayıp bir anda 'ilişkim var' demesi için ciddi bir şeyler olması gerek gibi hissetmişti. "Ne ilişkisi? Kimle?" Diye sorarken gergindi. En azından doğru birinin adını duymayı umuyordu.

Jungkook hiç uzatmadan "Jimin." dediğinde kaşları daha derin çatılmıştı. Aklına gelen ilk 'Jimin' olmamasını umarak "Hangisi?" Diye sorduğunda "Model olan mı? Oyuncu da vardı bir tane?" diye seçenek türetti. Fakat bu çabası boşuna gibiydi. "Hangi Jimin olduğunu anladın hyung." cevabını aldığında ne diyeceğini bilememiş; onaylamasa da biraz daha detay öğrenebilmek adına "Ne zamandır? Nasıl oldu?" gibi sorular sormuştu.
Fakat çok uzatmak istemeyen Jungkook sorularını "Oldu işte." diye geçiştirerek asıl konuya girmek istedi. "Benim şimdi seninle konuşmak istediğim şey bu değil. İlişkimi gizli yaşamak istemiyorum."

Şimdi karşısındaki gencin niyetini anlayan Seokjin birkaç saniye durmuş ve sinirlenmemeye çalışarak "Yani?" diye sormuştu. "Yanisi, saklanmayacağız. Bilmeni ve fikrini almak istediğim için önce seninle konuşuyorum." Net sesine rağmen söyledikleri biraz bile mantıklı değildi. Fakat hemen hiddetlenmeden önce "Saklanacaksınız." dedi sakince. "Bilerek mi gündemde olduğun zamanları seçiyorsun bilmiyorum ama söylediğin şeyin elle tutulur tek bir yanı yok."

"Birini seviyorum diye gündemden düşeceksem de umurumda değil." Şimdi alayla gülen Seokjin eğer dışarıda olmasalar kahkaha atacaktı. "Pollyanna gibi davranmayı kes artık. Sen de biliyorsun neyin nasıl bir tepkiyle karşılanacağını. Herkesin seni bu denli karşılıksız sevdiğini düşünüyor musun cidden? Çoğu kişi için ekranda gördüğü herkes sadece birer eğlence figürü. Ki sen oyuncusun. Sevgilinin olması projelerindeki inandırıcılığı da hayal gücünü de kısıtlar. En iyi senin bilmen gerek? Her şeyi geçtim şimdi bu haberin çıkması sadece işini sabote eder. Yapımcı ve şirketle de konuşman gerek?"

  Bunların hepsini biliyordu zaten Jungkook. Karşısındaki, çoğu zaman ağabeyi yerine koyduğu adamın yer yer acımasız olan sözlerini sessizce dinlediğinde boğazının tam ortasına oturmak için hazır bekleyen yumruyu bir şekilde görmezden geldi. Hayatında belki sayılı kez bu kadar kararlı olmuştu ve kararından dönmek istemiyordu. Jimin'le mutluydu. Her şeye rağmen iyi hissediyor, onunla yaptığı en ufak şeyden bile zevk alıyordu. Tüm bu güzel hisleri sadece bir eve veya gizlice girdikleri birkaç mekana sığdırmak istemiyordu. Onu da kendini de 'acaba görülür müyüz' baskısıyla yaşamaya mecbur etmek istemiyordu.
Ki en önemlisi işi konusunda her zaman destekleyici olan Jimin'e rahatsızlık verebilecek herhangi bir dedikoduya mahal vermek istemiyordu.

Bu yüzden "Ben kararlıyım hyung," dedi. "umarım sen de desteklersin." Anlaşılmayı umarak baktığı gözlerde sadece hoşnutsuzluk ve yargılama görmek canını sıksa da hemen sonrasında kıpırdanan dudaklardan dökülen "Gerçekten senin fikrin mi tüm bunlar?" sorusu kaşlarını çatmasına neden olmuştu. "Jimin mi söyletiyor yoksa? Popülaritesini kaybedince amacı yine göz önüne çıkmak mı oldu?" İyice sinirlerini geren sözlere rağmen sabırla anlaşmayı umsa da "Çizgiyi aşıyorsun." dedi uyarma amacıyla. Sesi sert olsa da pek işe yaramamış gibiydi.

don't delete the kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin