2

3.6K 428 227
                                    


"Jungkook bu haberler ne? Kafayı mı yedin sen!"
Jungkook gözünü bile açamadan kulağına götürdüğü telefonun diğer ucundaki adamın bağırışlarını bir süre boş boş dinlemiş en son yüksek sesli "Duyuyor musun beni? Kime söylüyorum!" sorusuyla ayılmaya çalışarak yüzüstü yattığı pozisyonu değiştirip hafifçe doğrulmuştu yatağında.

"Ne oluyor sabah sabah ya?" Seokjin diğerinin uykulu ve hiçbir şey yapmamış gibi sorduğu soru ile mümkünmüş gibi daha da öfkelenirken Jungkook o an karşısında olsa neler yapabileceğini düşünüyordu. Tüm meslek etiğini bir kenara bırakıp yüzünün ortasına yumruğunu geçirme fikri fazla cazip gibiydi.

"Sabah sabah? Sabah sabah senin yüzünden telefonlarım susmuyor? Üstelik pazar sabahı! Bir de bana mı soruyorsun ne olduğunu?"

Jungkook hala ayılmaya çalışırken saçlarını karıştırmış ve "Doğru düzgün söyle şunu." diye söylenmişti sabırsız ve uykulu bir tonda.

"Gerçekten bir vakfa bağış toplanan bir davete gidip arka bahçesinde ilk defa gördüğüm biriyle öpüşürken boy boy fotoğrafların çekilip her yerde yayınlanıyor ve sen bana ne olduğunu mu soruyorsun?"

Jungkook duyduklarıyla aniden ayılmış ve dün gece olanlar bir bir gözünün önüne gelmişti.
Birden öpüştüğü tuhaf sarışın çocuk, patlayan flaşlar ve aynı çocuğun kaşla göz arasında kaybolması, muhabirlerden zar zor kaçması..hepsi aniden başına ağrı saplanmasına neden olduğunda kendi kendine bir küfür mırıldanmış ve telefonun karşı tarafından ironik bir gülme duymuştu.

Seokjin'in ne durumda olduğunu tahmin edebiliyordu ve mümkün olsa bir süre onunla aynı havayı bile solumazdı.

"Çok mu yayılmış?" Çaresizce sorduğu soru Seokjin'i mümkünmüş gibi biraz daha sinirlendirdiğinde "Sence?" diye soludu aksi bir şekilde. "Sözleşme imzaladığın herkes arayıp ne olduğunu soruyor, hayranların çıldırmış durumda, Namjoon ne bok yediğimizi anlamaya çalışıyor ve tek isteğim seni bir kaşık suda boğmak."

  Haklıydı. Bu yüzden onu daha fazla kızdırmamak için kısaca veda etmek istese de tam o anda telefon ekranında beliren Taehyung'un görüntülü arama bildirimi engellemişti  bu isteğini.

Pek de hevesli olmayarak "Taehyung arıyor," dediğinde Seokjin "Beni de," diye yanıtlamıştı.  "ve açmazsan beni sıkıştırıp duracağı için hemen açıp ne halt yediğini anlatıyorsun."

Genç olan göz devirmek istese de haksız olduğunu bildiğinden hızlıca yanıtlamıştı aramayı. Şimdi Taehyung'un resmen merak ve dalga geçme hevesiyle dolup taştığını belli eden, Seokjin'in ise sıkıntılı ve sinirli görünen yüzü tam karşısındaydı.

"ÇABUK ANLAT, KİM O ÇOCUK?"
"Tanımıyorum," Öyle düz bir tonda söylemişti ki bunu Jungkook Taehyung bile şaşırmıştı. "Ne demek tanımıyorum? Fotoğrafları gördün mü sen? Hiç tanımadığın birini öpüyor gibi durmuyorsun!"

Jungkook bir an için fotoğrafları merak etse de sosyal medyaya girdiği an hepsiyle karşılaşacağından o kaosu sonraya bıraktı ve dün geceyi düşündü.

Biri ona medyaya bile düşmeyi göze alıp öpüştüğü kişi hakkında en ufak bir fikri bile olmadığını söylese kocaman bir 'siktir oradan' derdi fakat yaşayınca işler değişmişti.

Gerçi aslına bakarsan Jungkook pek medyaya düşmeyi göze alarak yapmamıştı bunu. Sadece o an bir tutukluk yaşamış ve adını bile bilmediği çocuğun çaresiz bakışlarını karşılıksız bırakamamıştı. İçinden bir ses yardıma ihtiyacı olduğunu söylemiş ve onu dinlemeyi seçmişti kısacası. Otelin küçük arka bahçesinde koca bir basın ekibinin olacağını ise biraz bile hesaba katmamıştı.

don't delete the kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin