don't delete the kisses

38

"Sence de artık müdahale etmen gereken yerde değil miyiz?" Seokjin buruşturduğu yüzüyle kafasına diktiği koca bira bardağının arkasında neredeyse suratı görünmeyen Jimin'e bakıyordu. Geldiklerinde canı biraz sıkkın olan Jimin, Taehyung'un kendine önerdiği alkolü Seokjin ve Jungkook'un ağır kaçabileceği uyarılarına rağmen içmiş ve tabii ki sarhoş olmuştu. Üstüne üstlük bir de asla durmadan bira içmeye devam ediyordu.

Göz ucuyla, iki eliyle tuttuğu büyük bardağın dibine bakarak birasını içen sevgilisine baktı Jungkook. Sevimli gözüküyordu ama artık içmese daha iyi olacaktı. Bu yüzden bardağındakini bitirmesini bekleyip birkaç saniye sonra boş bardağı alarak masaya bıraktı. Kızaran yanakları ve anlamaya çalışır gibi duran bakışlarıyla kendine bakıyordu şimdi Jimin. "Biraz ara verelim mi?" diye sorduğunda 'Hayır.' cevabını alırsa engelleyecek değildi. Yanındaydı ve sorun olmayacağını biliyordu çünkü.

Zaten Jimin de bu fikirden pek hoşlanmamıştı. Yeniden sarıya boyattığı, karışmış saçlarını düzeltmek ister gibi parmaklarıyla geriye taramış fakat inatçı tutamlar yine alnına düşmüştü. Parlak, o an olduğundan daha renkli gözüken dudaklarında ıslatma amacıyla dilini gezdirip "Zaten yeni başlamıştık." dedi mızmızlanarak. Sanki Jungkook'un ona dayanamayacağını biliyordu bunu yaparken. Masada duran ve kimin olduğunu umursamadığı shot bardağını alıp inatla gözlerini ondan ayırmadan dudaklarına götürecekken bir anda elinden alınmıştı bardak.

Anında kaşları çatıldı. Tam 'Ne oluyor?' diye çıkışacakken bir saniye sonra kendini hala onlarla aynı masada olan ve onları izleyen Seokjin'e ithafen "Kafanı çevir." diyip küçük bardağı kendi kafasına diken Jungkook'a hayretle bakarken bulmuştu. Ve evet, daha da beklemediği bir şekilde sadece birkaç saniye sonra iri el çenesine yerleşmiş ve dudaklarını birleştirmişti. Onunkinden kendi ağzına geçen sıvıyı yutarken ona daha fazla yanaşmak istemiş fakat hemen geri çekilen Jungkook yüzünden bu girişimi başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Belki de sarhoş olduğundandı fakat etkilenmişti ve daha fazlasını istiyordu. Bilinen bir eğlence mekanında oluşları normalde zaten kontrollü bir yapıya sahip olduğundan sorun olmasa da gittikçe değişmeye başlıyordu bu durum. Gittikçe gevşeyen bedeni ve detaylı düşünemeyen beyni yüzünde saçma bir gülümseme oluştururken önce kollarını hemen yanındaki bedene sardı. Gecenin başında ne için moralinin bozuk olduğunu bile unutmuştu neredeyse. Ki bu da çabasının başarıya ulaştığını gösteriyordu.

Kalçasını sağa doğru kaydırıp diğerine iyice yaklaştığında kolunu kaldırıp kafasını göğsüne yaslamasına yardımcı olmuştu Jungkook. Tanıdığı ilk andan beri otokontrolünün ne kadar sağlam olduğuna her defasında şahit olduğu sarışının yeni bir tarafını görüyor olmak onu da heyecanlandırmıştı.
Kafasını eğip oldukları balkon tarzı yerden daha az duyulan müzik eşliğinde dans edip bir şeyler içen insanları izleyen Jimin'e baktı. Biraz mayışmış gibi görünse de öyle sıkı sarılmıştı ki gayet kendinde olduğu anlaşılıyordu.

Karşı koltuklarında oturan Seokjin bir süredir maruz kaldığı çifte hoşnutsuz bakışlar atarken "Sonu hiç iyi değil, söyleyeyim." dedi. Uyarısı bir şey değiştirir mi? Sanmıyordu fakat bir tür mesleki deformasyon olarak söylemeden de rahat edemiyordu. Jungkook 'sorun değil, hallederim ben' tarzı bir şey söyleyecekken gülerek "Sen biraz eğlensene ya." diye araya girmişti Jimin. "Çok sıkıcısın!" Kontrol edemediği sesi ve sözleri karşısında şaşkınlıkla kendine bakan Jin'e karşı anlamsız bir kahkaha atıp Jungkook'a baktı. "Huzurevine falan mı gitseydik acaba?"
Diğer ikili büyüyen gözlerle ona bakarken kendi şakasına gülüyordu Jimin.

Ters bir şekilde "İşte," diyip dakikalar önce yanlarından kaçan Taehyung'u bulma ve kendi akıl sağlığı için bu ikiliden uzaklaşma amacıyla ayağa kalkarken "gerçek yüzü ortaya çıkıyor." diye devam etti Seokjin. Memnuniyetsiz bir şekilde koala gibi Jungkook'a sarılmış olan sarışına kısa bir bakış atıp "Buradan çıkmadan ayılsa iyi olur. Çevrede kamera kaynıyordur." uyarısını da yaparak ayrılmıştı yanlarından.