10

3.3K 355 234
                                    


"Hoşgeldiniz, Bay Jeon'un son birkaç sahnesi kaldı şu an kayıtta olması lazım dilerseniz karavanını gösterebilirim?" Boynundaki karttan öğrendiği kadarıyla set asistanı olan kıza gülümseyip "Aslında izlesem daha iyi olur." demişti. İzinsiz karavanına girmek istemediğinden böyle bir seçenek sunmuş genç kız da kafasını sallamıştı olumlu anlamda. "Tabii, dümdüz ilerlerseniz görürsünüz, bahçede olmaları lazım." "Tamam, çok teşekkürler."

Yanından ayrılan kızın ardından söylediği gibi düz bir şekilde yürümeye başladı. O gün çekim bir otelde olduğundan etraftaki meraklı birkaç insan ve set ekibinin koşuşturması arasından hızlıca sıyrılıp sahnenin çekildiği otel bahçesine ulaşmıştı.

Tam da Yongun ve Jungkook'un beraber olduğu sahneye denk gelmesi evrenin ona küçük bir sürprizi mi bilmese de kendini tanıyan birkaç kişiye selam verip kenardaki bir ağaca yaslanarak izledi ikiliyi.

Yongun'un üstündeki takım elbiseye zıt bir şekilde Jungkook deri ceket, siyah tişört ve siyah kotla salaş bir görüntü veriyordu. Repliklerinden anladığı kadarıyla ikili dizide de birbirinden hoşlanmayan iki kişiydi. Bundan mı bilinmez, sahiden de sahneden gerilim akıyordu. Hatta Jimin bir an cidden rol mü yapıyorlar emin olamamıştı.

"Kestik! Çok iyiydiniz, tekrara gerek yok." Yönetmenin sözleriyle anında rolden çıkan ikiliden Jungkook omuzu ağaca yaslı, kollarını göğsünde bağlamış bir şekilde kendilerini izleyen sarışını fark edince yanına gelen asistana çıkardığı ceketi verip ona doğru adımladı.

Kendi de Jimin gibi kollarını bağlayıp ağaca yaslanırken "Hoşgeldin." diye mırıldanmıştı muzip bir şekilde. Jimin dün yaşadıkları gergin ve saçma özür anından sonra Jungkook'un özüne döndüğünü fark ederek "Hoşbuldum," dedi. "sahiden kötü oynuyormuşsun sen ya."
"Hadi ya, üzüldüm bak şimdi. Beğenmedin demek.."

Jimin'in bakışları ekipten biriyle bir şey konuşan Yongun'a kayınca sırıttı keyifle. "Yongun'la oynarken iyice belli oluyor." Şimdi uzun olanın bozulduğu belli olan ifadesine bakarken gaza gelip tekrar söze girdi. "Ama halledersin ya, öğrenirsin bir şeyler beraber oynaya oynaya, üzülme."

Yüzündeki gülüş tamamen kaybolmuş çocuk sinirlenmemeye çalışarak gözlerini eğlenir gibi kendine bakan kahvelerde gezdirdi. "Bir gün seni gezdiririm," "Nerede?" "Yongun beni izlerken aldığım ödüllerin olduğu odada."

Jimin normalde bu cümleyi havalı bulabilecek olsa da söyleyen kişi Jungkook olduğundan göz devirmişti sadece. Birkaç saniye sonra da kendine bakan adamı fark edince gülerek el sallamış ve yaslandığı ağaçtan kalkıp ona doğru yürümeye başlamıştı.

"Selam!! Nasılsın?" Yongun hafifçe burnunu kırıştırıp "Biraz yorgun," demişti. "birazdan son sahneyi çekeceğim. Sen nasılsın?" Sarışın olan cevaplayacağı esnada aniden esen kuvvetli rüzgarla duraklayıp ince giyinmek için yanlış günü seçtiği hakkında kendine işe yaramaz bir sitemde bulunmuştu içten içe. Sonunda rüzgar saçlarını dağıtarak gittiğinde elini saçına attı düzeltme umuduyla. "Ben de iyiyim, bi ziyaret edeyim ded-"

Cümlesini tamamlayamadan çıplak kollarında hissettiği hırka ve üstüne binen ağırlıkla şaşkın şaşkın omuzunun üstünden arkasına baktı. "İnce giyinmişsin," Hırkanın üstünden de zayıf bedene kendi sarılan Jungkook "sonra hasta oluyorsun hemen." demişti kızar gibi.

Jimin onun bu alakasız rol girişimine anlam veremese de beceriksizce gülümsedi ayak uydurmaya çalışarak. "Sorun yok, geliyordum zaten şimdi."

"Ben gideyim artık, makyaja girmem gerek zaten. Görüşürüz sonra." Daha çok Jimin'e ithafen konuşup Jungkook'a da ters bir bakış attıktan sonra uzaklaşan adam Jungkook'un sinirlerini yeniden tepesine çıkarmıştı. Menajeriyle birlikte diğer projeleriyle uğraştıkları yetmiyormuş gibi bir de şu an olduğu diziye dahil olması hala inanılır gibi değildi.
"Sana ne oluyor ya?? Yapıştın bir anda."

don't delete the kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin