"Hiç konuşmadınız mı yani?" Olumsuz anlamda kafasını sallayan Jimin üstünü giyinmeyi bitirip kendini yatakta bağdaş kurmuş onu izleyen arkadaşının yanına attı hala biraz vakti olduğu için. Önce iş hakkında biraz konuşmuşlar ardından illa ki Jungkook'a gelmişti konu.Öpüşmelerinin ertesi günü zaten ödül töreni yüzünden dün de uçağa ayrı ve farklı saatlerde bindikleri için görüşememişlerdi. Gerçi eğer tüm bu bahaneler olmasa görüşürler miydi? Sanmıyordu. O gece nereden çıktı, neden geldi, neden öptü henüz bu soruların cevabını bile bilmezken, en önemlisi söylediklerinin ardından görmezden gelinmişken, kendisi ona gidemezdi. Bu yüzden istemese de girdiği beklentiye hiçbir karşılık alamamak canını sıkıyordu fakat kendine bile belli etmemeye çalışıyordu bu hissi.
"Anlaşıldı." Daha çok kendi kendine mırıldanır gibi konuşan Sohyung'a anlayamayarak "Ne anlaşıldı?" diye sorduğunda haklı olduğunu bilerek gözlerini kısmıştı genç kız. "Sete gitme işini onu görmek için kabul ettin değil mi?" Sorusu biter bitmez "Hayır tabii ki," diye savunmaya başlayan sarışın yanındaki yastığı fırlattı diğerine. "sırıtıp durmasana. Yongun'a Namjoon hyung şirkette çalışmamızı söyledi diyince 'tamam set sana yakın, gel beraber geçeriz' dedi. Ne deseydim yani? Hayır, gelemem çünkü arkadaşım benimle dalga geçer mi?"
Arkadaşının sevimli savunmasına kıkırdayıp kollarını kafasına doladıktan sonra kendine çeken Sohyung "Tamam tamam," demişti beyaz bayrak çekerek. "öyle olsun." Mevcut konularını unutup saçını yeni düzelttiğini söyleyerek kollarının arasında debelenen sarışını inadına daha sıkı tutarken bir süre ciddi ciddi boğuşsalar da bir süre sonra ciddiyetlerini kaybedip gülmeye başladıklarında savaşları da bitmişti.
Sonunda ayağa kalkıp aynanın karşısına geçtiğinde söylenerek saçını düzeltmiş ardından üstündeki sweatshirt'ü kastederek "Çok mu düz sence?" diye sordu Jimin. Bir anda sönük gelmişti gözüne.Kendini incelediği birkaç saniyenin sonunda kendi kendine gerçekten de aşırı düz olduğuna karar vererek dolabından yeni bir kazak alıp onu giydi hızlıca. "Oldu galiba." Arkadaşının telaşını izlerken gülümsese de bir yandan da bu durumdan pek hoşlanmamıştı Sohyung.
Jimin'in aşık olunca ne kadar pervasız olabileceğinin farkındaydı ve gözünü korkutuyordu bu. Daha birkaç hafta önceki perişan halini unutmamıştı hala. Jungkook'un ününü ve yaşam şeklini kaldırabileceğini de sanmıyordu bu yüzden. Düşündükçe içi sıkılıyor, sarışının hevesini kırmamak için gülümsüyordu sadece."Çıkıyorum ben." Ceketini de giydikten sonra telefonunu cebine sokuşturan Jimin Sohyung ile vedalaşıp hızlıca çıkmıştı evden. Yaklaşık bir saat süren taksi çağırma, Yongun'un attığı adresi söyleme, adrese varma ve ücreti ödeme adımlarının ardından taksiden inip çekimlerin yapıldığı parka gelmişti. Çekimler yüzünden belirli bir alan kapatıldığından set ekibi ve sahnesi olan oyuncular dışında kimse olmamasına sevinmişti. Herhangi bir habere konu olmak kabuslarına giriyordu artık.
Kendini tanıyan birkaç kişiye selam verip çekim alanına girdiğinde Yongun'a geldiğini bildiren bir mesaj atmış, cevap olarak da şu an çekilen sahneden sonra kendi sahnesi olduğu için hazırlandığını, biraz beklemesini yazdığı bir mesaj almıştı. Telefonunu cebine sokup etrafa bakındı birini arar gibi.
Gerçi birini değil, direkt Jungkook'u aramıştı gözü. Bir türlü görememek o gün seti olmaması ihtimaline inanmasına yol açtığında hissettiği hayal kırıklığıyla tam omuzlarını düşürecekken birden sesini duyunca otomatik olarak sesin geldiği yöne dönmüştü.Bir anda dört bir yanını saran heyecanla, kameraların karşısında Jiwoo ile birlikte olan Jungkook'u gördü. İkisinin sahnesine denk gelmişti anlaşılan. İzlemek için biraz daha yaklaşıp fazla göz önünde olmamak adına omuzunu bir ağaca yasladığında kollarını da göğsünde bağlamıştı merakla. Birkaç kere daha setine gelmiş olsa da pek fazla izleyememişti onu işini yaparken. Büyük bir ciddiyetle yönetmeni dinliyor, arada kendi bir şeyler ekliyordu Jungkook. Konuşmalarına Jiwoo da dahil olduğunda en son anlaşmış olacaklar ki yönetmenleri kameranın arkasına geçmiş ve başlamaları için komut vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
don't delete the kisses
Fanfiction(jikook) Jimin uzaklaşan adım sesleriyle birlikte tamamen rahatlayıp geri çekileceği sırada bir anda yüzlerine patlayan flaşlarla ikisi de neye uğradığını şaşırmış ve şaşkın şaşkın duvarın arkasındaki magazincilere bakmışlardı. Fark edildiklerini...