"Stüdyodayım ama çıkacağım birazdan." Telefonu omuzu ve kulağı arasına sıkıştıran Jimin yerden aldığı su şişelerinden birini açmaya çalışırken başarısız olunca onun bu halini fark eden Seungeon alıp şişesini açmıştı hızlıca. "Teşekkürler." "Rica ederim civciv." Tek gözünü kırpıp kendini yorgunlukla yere bırakan çocuk yanaklarının ısınmasını sağlarken "Biri mi var?" sorusunu duyunca varlığını unuttuğu Jungkook'u cevapladı kendine gelerek. "Evet."
Gelen hışırtı seslerinin arasında "Kim?" sorusunu duyunca "Sanane?" dedi hemen.
Söyleyeceğini söylemesine rağmen hala saçma sapan şeylerle kendini tutması yüzünden sinirlenmeye başlıyordu yavaştan."Ayıp oluyor civciv, sevgilimin kimle olduğunu merak ettim altüstü." Alay barındıran ve çokca sinir bozucu olan sesle sakinleşmeye çalışarak gözlerini yumdu birkaç saniye. Gerçekten süper güçleri olduğunu düşünmeye başlayacaktı, nasıl duymuş olabilirdi Seungeon'un normal bir tonda söylediği şeyi? "Kapatıyorum bittiyse?"
"Bugün ekstra alıngansın, tadı çıkmıyor böyle. Ama ben de sesini duymak için aramadım zaten. Yarın dizinin ilk bölümü yayınlanıyor, ekiple izleyeceğiz." Sabırla "Ee?" dedi sarışın. Ne yapabilirdi yani? "Eşi veya sevgilisiyle gelenler var seni de çağırdılar maalesef. Seokjin hyung'a sordum gelmese olur mu falan diye de yanında olması daha iyi olur dedi. Bilirsin, reklam işleri." O göremese de istemsizce kafasını sallayıp "İyi, gideriz." dedi kısa kesip kapatmak adına.
Zaten sabahtan beri pratik yaptıklarından deli gibi yorulmuştu ve eve gitmek istiyordu hemen.
"Tamam, yediye doğru alırım akşam." "Tamam." Ardından arama sonlanmış ve telefonunu cebine sıkıştırıp kalkmıştı eve gitmek için. Hala yerde soluklanan arkadaşına kısaca veda edip kenardan çantasını aldıktan sonra da çıktı stüdyodan.
Sohyung muhtemelen onda olduğundan mesaj atıp bir şey isteyip istemediğini sorduktan sonra biraz hava alma amacıyla yürümeye karar verdi. O gün diğerlerine göre bir nebze daha az soğuk olan havayı değerlendirmek istemişti.
Yaklaşık on dakikalık yürümenin ardından da evini gördüğünde bir rahatlama sarmıştı bedenini. Girmeden son kez telefonuna bakıp kapıyı açtı. En son Jungkook'un yanında aranmasının üzerinden iki gün geçmişti ve bu iki günü her an karşısına çıkabilirler gerginliğiyle geçirmek zordu.
"Jimin?" Olumsuz düşüncelerini bir kenara bırakıp büyük ihtimalle kapı sesini duyan Sohyung'un bağırışına "Benim!" diye cevap vermişti.
Çantasını bırakıp ellerini yıkadıktan sonra salona geçip beyaz L koltuğun köşe kısmına yayılmış genç kızı görünce kendini onun yanına attı hemen. "Ne yaptın bugün?"
İzlediği diziyi durduran Sohyung kafasını omuzuna yaslayan arkadaşının yanağını sıkarken "Okuldaydım," demişti. "Senin yüzünden annemden azar yedim ayrıca. Her gün oradasın Jimin hiç gelmiyor diye tam yirmi dakika boyunca söylendi. JUNGKOOK İLE NERDE TANIŞTIĞINI SORUP DURUYOR?? Gelip beni kurtarman lazım bu çileden."Bir de öyle bir sorun olduğunu hatırlayan sarışın burnunu kırıştırdı sıkıntıyla. Okulda da sürekli kendine dönen gözler ve yöneltilen sorulardan kaçmak için mümkün olduğunca hızlı bir şekilde dersine girip ayrılıyordu kampüsten.
Kolunu arkadaşının üstüne atıp sarılırken "Haftasonu gelirim," demişti uyuşuk bir tonda. "yarın dizi izleme partisine gitmem gerek maalesef." "DERKEN?" Bir anda heyecanla konuşan kıza bu haberi çok ani verdiğini fark etse de artık çok geçti. "Dizinin ilk bölümü yayınlanıyor ya yarın, ekiple izlenecekmiş. Ben de reklam figürü olarak oradayım yani."
"İnanmıyorum sana maalesef diyorsun bir de??Dizideki tüm oyuncuların ne kadar ünlü olduğu hakkında bir fikrin var mı???"
Sohyung'un sesindeki heyecan Jimin'i güldürse de "Umurumda değil." derken sahiden de umursamazdı sesi. Derdi başından aşkındı ve sahiden kimin kim olduğuyla ilgilenmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
don't delete the kisses
Fanfiction(jikook) Jimin uzaklaşan adım sesleriyle birlikte tamamen rahatlayıp geri çekileceği sırada bir anda yüzlerine patlayan flaşlarla ikisi de neye uğradığını şaşırmış ve şaşkın şaşkın duvarın arkasındaki magazincilere bakmışlardı. Fark edildiklerini...