"Birini mi bekliyorsun sen?" Jungkook elinde iki bardakla yanına gelen arkadaşıyla bakışlarını kapıdan çekip ona sabitledi. "Yok da Jimin gelecek mi diye, öylesine."Taehyung anlamasa da "Davetiye göndermiştim ona aslında." dedi. "Gelmek istememiştir belki." Olanlardan habersiz Jungkook'un sarışın olanı neden merak ettiğini anlayamasa da fazla sorgulamayıp tuttuğu bardağı dudaklarına götürdü. Jungkook zaten içinde tutamayıp ona anlatırdı bir şey olsa.
Ki, öyle de olmuştu. Hemen sonra "Geliyordu aslında," diye girip "yolda kavga ettik." diye devam etmişti Jungkook. "Kavga derken?"
"Ben biraz fazla üstüne gittim galiba. Sonra yolun ortasında arabadan inip ters yöne yürümeye başladı. Taksi gönderdim aslında olduğu yere ama hala gelmeyince biraz merak ettim işte.""Biraz üstüne gitmek değil çeneni tutamayıp basbayağı ağır konuşmuşsun anladığım kadarıyla." "Ben sadece düşüncelerimi söyledim." Esmer olan ona göz devirip "Çocuk sözleşme imzaladı bile Jungkook." demişti bu gereksiz öfkesine son verebilme umuduyla. "İstese de senin düşündüğün gibi siktir olup gidemez hayatından. Sen çok istiyorsan Namjoon'u karşına alıp bitirirsin bu işi."
Esmer olanın, arkadaşının tarafında olmadığı nadir anlardan biri yaşanıyordu o an. Arada zıtlaşıp birbirlerini sinir etmeyi sevseler de o zamana kadar neredeyse hep birbirlerini desteklemişlerdi. Jungkook da bunun bilincinde olduğundan "İyi," diye mırıldandı hoşnutsuz bir şekilde. "daha ılımlı yaklaşmayı denerim."
Bardağının dibinde kalan içeceği de midesine gönderirken kapıda gördüğü sarışınla Jungkook'un omuzunu patpatlayıp selam vermek için ona doğru adımlamadan önce "Bol şans." dedi Taehyung. Nedense içinden bir ses Jungkook'un bu işi beceremeyeceğini söylüyordu.
Etrafa bakınan Jimin'in yanına ulaştığında "Hoşgeldin," dedi geniş bir gülüşle. "harika görünüyorsun." Yüzüne utangaç bir gülümseme yerleşen Jimin teşekkür etmişti kibarca. "Sen de öyle. Mekan da çok iyi görünüyor. Tebrik ederim yeni işbirliğini."
Esmer olan bu çocukta şeytan tüyü olduğuna emin olmuştu. Hatta Jungkook'un neden alakasız bir şekilde onu öptüğüne de neredeyse şaşırmayacaktı. İnsan istese de soğuk davranamıyordu sanki. Hatta aslında kendi de onun hakkında Jungkook'tan çok farklı düşünmese de yüzüne bakınca yapmazmış gibi geliyordu insana.
"Namjoon buralardaydı yanına uğrayalım istersen, yabancılık hissetme." derken çoktan kolunu sarışının omuzuna atmış ve yürümeye başlamıştı. Jimin'in de işine geldiğinden ona ayak uydurmayı seçti. Jungkook'un olmadığı her yer cennet gibiydi gözünde.
Şansına yalnızca beş dakika yürüdükten sonra bulduğu taksiye binip kolayca oraya gelmiş olsa da öfkesi geçmemiş, üzerine düşündükçe daha da artmıştı. Mümkünse Namjoon'un söylediği etkinlik saatleri dışında da yüzünü görmek istemiyordu.Yanına yaklaşan ikiliyi gördükten sonra konuştuğu kişilerden izin isteyip ayrılan Namjoon gülümseyerek "Selam Jimin, nasılsın?" diye sordu. "İyiyim hyung, sen nasılsın?" "Biraz hastaydım aslında ama Taehyung'u yalnız bırakmak istemedim. İyiyim şimdi." Sahiden de biraz çatallı çıkan sesini yeni fark etmişti Jimin. Geçmiş olsun dileğini ilettikten sonra Taehyung'un oyuncu bir şekilde Namjoon'un omuzuna kolunu atıp sırf gelebilmek için serumu nasıl fırlatıp attığıyla ilgili abartılı bir hikaye anlatışını gülerek dinlemişti.
Başta aşırı soğuk biri olduğunu düşünse de esmer olanın aslında ne kadar komik ve tatlı biri olduğunu yeni yeni fark ediyordu.
Onlar gülüşürken yanlarına gelen genç kadın dikkatlerini çekmek ister gibi "Merhabalar," dediğinde istediğini de almıştı. Ona dönen üç çift gözden önce Namjoon'a bakıp "Nasılsınız Bay Kim?" demiş ve aldığı cevaba "Teşekkürler ben de iyiyim." dedikten sonra Jimin'e de selam verip "İzninizle, Taehyung'u bir süre çalacağım." demişti gülümseyerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
don't delete the kisses
Fanfiction(jikook) Jimin uzaklaşan adım sesleriyle birlikte tamamen rahatlayıp geri çekileceği sırada bir anda yüzlerine patlayan flaşlarla ikisi de neye uğradığını şaşırmış ve şaşkın şaşkın duvarın arkasındaki magazincilere bakmışlardı. Fark edildiklerini...