12

3K 334 354
                                    


"Bu haberlere gerek var mıydı gerçekten?"

Taehyung, duymayalı uzun zaman olan otoriter sesin devreye girdiğini fark edince sıkıntılı bir nefes verip kahve kupasını dudaklarına götürdü konuşmak istemediğini belirtme amaçlı.
Sabah sabah Namjoon'un siniriyle uğraşmak son istediği şeyler arasında bile değildi. Zaten sinirleneceği bir şey de yapmamıştı. Her zamanki gibi insani bir ihtiyaç olarak eğlenmiş ünlü olmanın sonucu olarak da haberi yapılmıştı biraz.

Duyacağını düşündüğü tüm azarvari cümlelere cevabı olsa da kalçasını masasına yaslayıp gömleğinin kollarını katlayan adamdan "Onlar kimdi?" sorusunu alınca kaşlarını çattı anlamayarak. "Onlar?" "Fotoğraf çekildiğin kişiler."

Normalin aksine konuya bambaşka bir yerden girmesine anlam veremese de Namjoon'un hep düşündüğü bir şeyler olduğundan fazla kurcalamayıp kısaca "Arkadaşlarım." diye cevapladı.
Hoş, zaten Namjoon'un kendi üzerinde Jungkook'a olan etkisi gibi bir etkisi olmadığından bu konuşmaları nadir yapar yapınca da sonuç genelde Taehyung'un sinirlenip galip çıkmasıyla biterdi.

"Daha önce görüp duymamıştım."
"Eee?"
Namjoon diğerinin kayıtsız sesi yüzünden daha da gerildiğini hissetse de sakin kalmaya çalıştı. Amacı üstüne gitmek falan olmasa da hissettiği öfkeyi kusmadan rahatlayamayacak gibiydi. "Ben ciddiyim Taehyung. Bir anda bilmediğim arkadaşların mı türedi?"

Elindeki fincanı yavaşça masaya bırakan esmer de gerilmeye başlayınca ayaklanıp hala yaslandığı masadan kendine bakan adamın karşısına dikildi kendinden emin bir şekilde. "Ne zamandır özel hayatım hakkında bana hesap soruyorsun?"

Sorun da tam olarak buydu galiba. Hesap soramıyordu. Daha doğrusu hesap sormak da değildi asıl amacı. Ne kadar arkadaş olurlarsa olsunlar Taehyung'a istediği gibi ulaşamıyordu. Esmer olanın net tavrı ve duvarları bir yerde varlığını hissettiriyordu herkese. 'Herkes' olmak da içten içe öfkelendiriyordu Namjoon'u.
Belki sadece Jungkook'a karşı yoktu o duvarlar fakat istediği şey o tarz bir ilişki de değildi zaten. Fazlasıydı.

Hala kendine çatık kaşlarla meydan okur gibi bakan esmerin haklı olması bir yana bir de aralarını gerip açmamak için pes eder gibi sesli bir nefes verdi. " 'Özel hayatın' hakkında açıklama yapabileceğin konumda değilim, haklısın."

İkilinin inatla birbirine bakmayı sürdürdüğü yaklaşık on saniyenin ardından kapı tıklatılınca o kafaları o tarafa dönmüş ve önce Seokjin'i ardından da Jungkook'u görmüşlerdi.

"Bir gerginlik havası alıyorum??" Jungkook'un onların tuhaf haline bakıp kendini koltuğa atarken konuşmasından sonra Taehyung da Namjoon'dan uzaklaşıp koltuklardan birine geçmişti. "Namjoon biraz gergin uyanmış ama hallettik."

"Nedense bu gerginliğin nedeni yine gözünü açtığı haberlermiş gibi geliyor?" Seokjin'in dik dik kendine bakarak imalı bir şekilde konuşmasıyla yanaklarını şişirdi sıkıntıyla. "Artık alıştığınızı sanıyordum ya, söylenip durmayın artık. Migrenim var benim." Sunduğu bahane sadece yan koltuğunda rahatça oturan Jungkook'u güldürünce yaslandığı gri yastığı alıp ona atmıştı. "Keyfin yerinde herhalde bugün?"

"Süperim, spordan geliyorum. Seokjin hyungun gerginliği bile keyfimi kaçıramadı yani."
"Gerginlik dediğin senin her şeye hallolur diye rahat cevap vermenden kaynaklı olabilir mi?"

İkiliye gülerek bakan Taehyung uzanıp Seokjin'in yanağını sıkarken "Senin gerginlik bu ara bambaşka bir şeyden sanki hyung ya," demişti. "ayrıldınız mı tamamen?"

Bu Seokjin'in genel olarak düşünmekten ve konuşmaktan kaçındığı bir konu olsa da odadaki üç kişi her şeyden önce arkadaşları olduğundan "Evet." diye yanıtlamıştı dürüst bir şekilde. "Vakit ayıramıyorduk birbirimize. Bitirdik."

don't delete the kissesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin