Yorum ve oylarınızı bekliyorum, keyifli okumalar dilerim :)
Her an ağlayacakmış gibi bakan hüzünlü gözler suçlulukla bakıyordu Buğra'ya. İkisi arasındaki sessizlik uzadıkça uzarken, genç adam buna bir son vermek istedi.
"Birşey mi istediniz?"Buz gibi çıkan soğuk sesiyle, içinde kopan fırtınaları maskelediğine sevinmişti.
"Gürkan'la konuştum... Burada olduğunu söyleyince ben..." diyen adam, konuşmayı bile beceremeyecek halde kalmıştı.
Buğra başını arkaya çevirip, yatağında mışıl mışıl uyuyan sevgilisine baktı ve sonra kapının önündeki adama döndü.
"Dışarda konuşalım mı?" diye teklif ettiğinde ona başını sallayıp onayladı Halil bey.
Otelin restoranına indiklerinde, çalışanlar hemen masaya iki kahve bırakıp gitti.
Buğra karşısındaki adama belli etmek istemiyordu ama, sol bacağı stresten titreyip duruyordu, antidepresan da içmediği düşünülürse, olası bir sinir krizi kaçınılmazdı.
"Buğra... Ben dün Gürkan'la konuştuktan sonra, ne hissettiğimi bilemeyecek hâle geldim. Sindiremedim öğrendiklerimi... Ama şimdi, bunun beni suçlayacak olsan da annene çok kızgınım.
Beni senin sevginden mahrum bıraktığı için, seninle geçirebileceğim onlarca güzel yılı benden çaldığı için... Ben çok kötü hissediyorum."
Buğra duyduklarıyla küçük bir kahkaha attı. Halil onun bu tepkisine şaşırsa da belli etmedi.
"Herkes birilerini suçlasın değil mi? Peki söylesenize, ben kimi suçlayayım?
Yıllarca babam sandığım adam tarafından, aşağılandım, şiddet gördüm... Ama bir gün bir bakıyorum, o kişi aslında babam değilmiş... Sizin yasak aşkınızın bedelini ben ödedim, peki neden?"
Buğra konuştuktan sonra, kafasının içinde sanki bir uğuldama varmış gibi oldu. Elektrik akımı geçer gibi ağrılar başlamıştı, ilacını içmediğinin ve strese girmesinin kötü sonuçları başlıyordu.
"Oğlum... Ne desen haklısın? Ama ben de bilmiyordum, anlamaya çalış." diyen Halil beye ruhsuz bir ifadeyle baktı Buğra.
"Artık kimseyi anlamak, kimseye hak vermek istemiyorum. Sizi neden arayıp bulduğumu da bilmiyorum ama oldu bir kere...
Bundan sonra birbirimizi tanımadan nasıl yaşadıysak, öyle yaşamaya devam edelim bence... Gereksiz bir tanışmaydı, iyi günler." diyerek adamın konuşmasına fırsat vermeden kalktı sandalyesinden.Asansöre kendini attığında kalp atışlarının hızlandığını hissediyordu. Yeni bir sinir krizi gelmeden, sakinleşmeli ve bir an önce buradan gitmeliydi.
Ne bekliyordu ki? Yıllardır hayatında var olmayan biri, bir anda hayatına girince ne değişecekti?
Odanın önüne geldiğinde, kartı yanına almadığı aklına geldi. Yağmur uyanmış mıydı acaba? Gürültü çıkarmamaya dikkat ederek kapıyı tıklattı.
Kapı kısa sürede açılınca Yağmur'un endişeli yüz ifadesiyle karşılaştı.
"Buğra? Neredeydin merak ettim seni?" derken genç adam odaya girip, kapıyı ardından kapattı ve tek ihtiyacı olan şeyi yaptı.
"Sana ihtiyacım var Yağmur ve buradan gitmeye." diyerek kollarını kızın beline sarıp, başını onun saçları arasına gömdü.
Yağmur ona birşey sormadan karşılık verdi sarılışına,
"Tamam, tamam canım hemen hazırlanıyorum öyleyse." derken adama güven verirce gülümsedi. Buğra bu cevapla neden Yağmur'u sevdiğini daha iyi anlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGESİZ
FanfictionBuğra, ünlü bir rock grubunun gitaristi ve alt vokalidir. Ancak madalyonun görünen yüzündeki ışıltılı hayatının, tam tersi karanlık bir sahne arkası vardır. Yalanlar üzerine kurulmuş hayatında, kaybettiği yönünü bulmak için, ona pusula olacak duygu...