İki gündür evdeydi Yağmur ve bunu öyle çok özlemişti ki. İlk defa hem okul hemde iş aynı anda tatildi.
Odasını havalandırıp mutfağa geçti ve annesiyle kendine güzel bir kahvaltı hazırladı. Arzu hanım, kızını böyle huzurlu görünce gülümsedi
"Günaydın Yağmur'um. Bu ne güzel bir masa böyle. Yeme de yanında yat misali" dediğinde genç kız annesinin yanağına öpücük kondurup oturması için sandalyeyi çekerken
"Sana da günaydın anneciğim. Uzun zamandan sonra bir yere yetişme derdi olmadan bir kahvaltı yapacağım. Mükemmel olsun istedim" dedi. Annesi halinden memnun bir şekilde sofraya otururken sevgiyle baktı ona.Güzel bir sohbet eşliğinde kahvaltılarını yaparken Yağmur aklına gelenle annesine baktı
"Anne, bugün Kaan'ın doğum günü ve akşama parti veriyorlarmış beni de çağırdılar, gidebilir miyim?" dedi. Arzu hanım bu tarz yerlere kızının gitmesini hiç istemiyordu ama bir yandan onu çok sıkmak istemiyordu."Aslında az çok bu konularda fikrimi biliyorsun Yağmur, ama buna rağmen sorduysan gitmeyi istiyorsun demektir. O yüzden... Gidebilirsin ama çok geç kalmamak şartıyla" dediğinde genç kız sevinçle el çırptı.
"Yani çok değil biraz geç kalabilirim" diye annesine takılınca Arzu hanım tek kaşını kaldırdı
"Aslında kararımdan her an vazgeçebilirim" dediğinde, Yağmur hemen geri adım atıp
"Tamam tamam şakaydı" derken annesi de güldü.
"Peki kiminle gideceksin?" diye sorunca Yağmur omuz silkti
"Kavalye şartı yok anneciğim. Yalnız gideceğim" dedi.
"Yine de giderken dayın yada Alkan abin bıraksın seni" dediğinde başını sallayıp onayladı.
"Peki anneciğim, Alkan abimi ararım birazdan"Annesine belli etmemişti ama son güne kadar Orkun'dan bir teklif beklemişti genç kız. Ama Orkun oralı olmamıştı. Birkaç gündür kendiyle mesafeli gibiydi. O eski sıcakkanlı halleri gitmişti. Bu düşünceler aklına gelince olmayan umutları tamamen yok oldu Yağmur'un.
Kahvaltıdan sonra üzerini değişip Kaan'a hediye almak için alışveriş merkezine gitti Yağmur. Bir saat boş boş gezip ne alacağını şaşırınca, Kaan'ın deri bilekliklere olan takıntısı aklına geldi. Kaliteli şeyler satılan bir mağazaya girip çiftler için olan bir seti aldı. Böylece Kaan ikinci bilekliği sevgilisine verebilirdi.
Eve geldikten sonra biraz uzandı. Akşama yorgun gözlerle katılmak istemiyordu.
Akşamüstü saçlarını düzleştirip makyajını yaptı ve önceki günden hazırladığı elbisesini giydi. Tamamen hazır olunca evden çıktı. Kuzeni binanın önünde, park ettiği arabasına yaslanmış, sabırsız bir ifadeyle onu bekliyordu. Sonunda geldiğini görünce
"Ağaç olduk be Yağmur nerde kaldın? Benim de yetişmem gereken bir düğün var hatırlarsan" dediğinde Yağmur göz devirdi
"İyi ki beklettim Alkan abi. Alışmışsın hep geç çıkmaya, kırk yılda bir erken çıktın ya söyler durursun artık" dediğinde Alkan kızın yanağını sıktı
"Dırdır etme kız cadı, bin çabuk" dedi ve arabayı çalıştırdı.Kısa bir yolculuktan sonra araçları mekanın önünde durduğunda genç kız arabadan indi. Alkan da kendiyle birlikte inip etrafa bakındı.
"İyi seçkin bir yere benziyor ama sen yine de dikkat et canım, tamam mı?" diyince genç kız
"Teşekkür ederim Alkan abi, merak etme dikkat ederim kendime" diyerek sarıldı.Genç adam kuzenine şefkatle sarıldı ve başının üstüne öpücük bıraktı.
"Hadi hoşçakal fıstık" diyip arabaya binen kuzenine el sallarken, arkasını döndü genç kız ve motorunun yanında kendine öldürücü bakışlarla bakan Buğra'yı farketti.Bakışlarından biraz korksa da alışmıştı onun bu hallerine. Zaten geçen seferki vicdan azabı hâlâ aynı yerindeydi. Yavaş adımlarla Buğra'nın yanına gidip
"İyi akşamlar" dedi. Buğra sadece başıyla selam verip kızın kolunu tuttu ve içeriye yönlendirdi
"Birazdan gazeteciler gelir. Dışarda durmayalım" dedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGESİZ
FanfictionBuğra, ünlü bir rock grubunun gitaristi ve alt vokalidir. Ancak madalyonun görünen yüzündeki ışıltılı hayatının, tam tersi karanlık bir sahne arkası vardır. Yalanlar üzerine kurulmuş hayatında, kaybettiği yönünü bulmak için, ona pusula olacak duygu...