"HALİL DOĞAN"...
Genç adam duyduğu isimle ne hissedeceğini bilemedi. Ablası ona gerçek babanı buldum dediğinde de ne hissedeceğini bilememişti.
Şimdi onun adını duyunca da ne diyeceğini bilemiyordu...
"Halil Doğan ve ailesi Bosna Hersek'ten buraya göçmüş yıllar önce. Annemizle üniversitede tanışmışlar.
Babamın kilitli kasasından bir not defteri buldum ve orada yazan bazı şeyler beni üniversite arkadaşlarını bulmaya yöneltti.
İyiki de öyle yapmışım. Böylece annemin en yakın arkadaşlarına da ulaştım. Annemle Halil beyin aşkı dillere destan denecek kadarmış.
Ama annemin ailesi maddi anlamda hep kendilerini yetersiz görüp daha fazlasını istemişler. Bu durumda babam devreye girmiş. O zamanlar Halil Doğan'ın yakın arkadaşlarından biriymiş üstelik, ama hırs bütün duygularını yok ettiği için, dedemin maddi varlığını kullanıp okul bitiminde annemle zorla evlenmiş... Sonrasını biliyorsun zaten.
Halil bey ise bir süre daha annemin etrafında gezinmiş, çünkü onun yardıma ihtiyacı olacağını düşünüyormuş. Ama annemin arkadaşı Halil beyin bir anda buradan gittiğini, Karabük'e yerleştiğini söyledi."
Buğra ablasının anlattıklarını dinlerken şaşkındı. Babası hayattaydı ve bu kadar çabuk bulacağını hiç düşünmemişti.
"Peki fotoğrafı var mı?" derken ablası çantasından bir fotoğraf çıkardı. Kalabalık bir arkadaş grubunun fotoğrafıydı bu.
Genç adamın gözleri annesini bulduğunda yanındaki adama baktı. Uzun boylu ve kemikli yapısıyla bu adamın gençlik hali Buğra'nın şimdiki hali gibiydi. Kollarını annesinin beline sarmış, annesi de başını onun göğsüne yaslamış, huzurlu halleri vardı.
"Abla bu adam..." derken genç kız hüzünle gülümsedi,
"Evet Buğra. Sen...babana çok benziyorsun"
Bir süre daha ablasıyla konuşup sohbet etti. Babasının Safranbolu'da otelleri varmış ve kendi de orada yaşıyormuş.
Üstelik ablasının uzattığı kağıtta adresi bile vardı. Buna hazır olduğu ilk anda oraya gidecek ve onunla yüzleşecekti.Ablası gittikten bir süre sonra stüdyoya gitti. Gürkan bey, Buğra'yı görünce şaşırdı ama gülümseyerek onu selamladı.
"Dün geceden sonra bugün akşama kadar yatarsınız sanıyordum" diyince genç adam hüzünle gülümsedi.
"Yorgundum evet ama ilaçlarım sağolsun beni ölü gibi uyuttuğu için baş ağrısından başka bir derdim yoktu" diyip orta sehpada duran dergileri karıştırmaya başladı.Gürkan bey, ondaki tuhaflığın farkındaydı ve biliyordu ki, Buğra ona gelip boş boş oturduğunda bir derdi vardı ve konuşmak istiyordu.
Bir süre daha suspus oturunca Buğra derin bir nefes aldı.
"Abi ben... Gerçek babamı buldum" dediğinde Gürkan beyin şaşırmaması dikkatinden kaçmadı genç adamın.
"Nasıl?" diyip yerinden kalktı ve genç adamın karşısındaki koltuğa oturdu.
Buğra ciddiyetini bozmadan,
"Gerçek baban mı?' diye sormanı bekliyordum ama sen, nasıl diye sorduğuna göre birşeyler biliyor gibisin.." dediğinde Gürkan bey bakışlarını kaçırdı.
Sonra bu konuşmanın kaçınılmaz olacağını bildiğinden kendini toplayıp genç adama döndü. Buğra'nın meraklı bakışlarıyla konuşmaya başladı.
"Buğra... Ben aslında hayatınla ilgili herşeyi bilen ve en yakından tanık olan kişiyim.
Seni hep oğlum gibi gördüm çünkü annen benim kardeşim gibiydi. Biz onunla birlikte büyüdük ve acımızı sevincimizi herşeyimizi paylaştık...Annen sana benden hiç bahsetmemiş olabilir çünkü annen Harun'la evlendiğinde onunla kavga ettik.
Ona Halil ile kaçması için fırsatlar sundum. İstemediği bir evliliğe mecbur olmadığını ve bu konuda hep yanında olacağımı söyledim ama babasından korkup kendini hiçe saydı.
Düğününden birkaç gün önce onunla saatlerce konuşup ikna etmeye çalıştım. Halil ile o sıralar görüşmüyorlardı, annene kırgındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGESİZ
FanfictionBuğra, ünlü bir rock grubunun gitaristi ve alt vokalidir. Ancak madalyonun görünen yüzündeki ışıltılı hayatının, tam tersi karanlık bir sahne arkası vardır. Yalanlar üzerine kurulmuş hayatında, kaybettiği yönünü bulmak için, ona pusula olacak duygu...