29.bölüm

181 25 2
                                    

"Sever gibi yapmasından daha çok, ne üzer?..."

Sağanak yağmurun damlaları hızla cama çarparken, son sürat sürdüğü arabayla nereye gittiğini bilmiyordu.

Çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
Bu kaçıncı hayal kırıklığıydı? Üstelik bu kez, aynı anda iki kişi tarafından uğratılmıştı bu duyguya.

Duydukları hâlâ kulaklarında yankı yapıyordu. Ablası ve sevgilisi tarafından nasıl aptal yerine konduğu, aylardır nasıl kandırıldığı , kafasının içinde konuşulan cümlelerle yeniden yüzüne vuruluyordu.

Nasıl bu kadar düşüncesiz oluyordu insanlar?

Başkasının hayatına müdahale etme hakkını nereden buluyorlardı?

Ne cürretle buna cesaret ediyorlardı?

Hisleri, duyguları öyle karışık, öyle huzursuz ediciydi ki...

Oysa sabah evinden çıkarken, ne kadar da mutluydu. Yağmur kendiyle yaşamayacak olsa da, yeni evinde onunla olabildiğince anı biriktirmek için planlar yapıyordu.

Yeni albüm için hazırlığa başlayacaklardı, hayatında herşeyin yolunda gittiğine inanmıştı.

Golf klübündeki bir arkadaşına mesaj atıp, Harun'un orada olduğunu öğrenince, ablası ve Yağmur'a sürpriz yapmak istemişti.

Evin zilini çalmayıp, mutfağın bahçeye açılan kapısından içeri girmişti ve henüz merdivenlerdeyken konuşmalara kulak misafiri olmuştu.

Ruhsuz adımları, onu kapıya götürdüğünde, Yağmur'un suçlu ifadesi ile karşı karşıya gelmişti.

Duyduklarından sonra bir an, ne yapacağını ve ne düşüneceğini bilemediği için oracıkta kalmıştı. Göksu onu fark ettiğinde, hızla oturduğu yerden kalkıp yanına gelmek isteyince, bir kaç adım gerilemekten kendini alamamıştı.

Sonrasında Yağmur da aynı ifadeyle yanına geldiğinde, hissiz bir fısıltıyla

"Yaklaşma bana, dokunma sakın!" diyerek geriye attığı bir kaç adımdan sonra, hızla merdivenlere yönelip, çıkıp gitmişti evden.

Güvenini sarsan insanları sanki seçip almıştı hayatına... O anda kendini bir gün bile üzmeyen, hayal kırıklığına uğratmayan üç kişi geldi aklına...

Ve aracını stüdyoya doğru sürmeye başladı. Yağan sağanak yağmurdan dolayı, trafik felçti ve kafasını dağıtmak için açtığı radyoda çalan şarkı, ona hiç yardımcı olmamıştı.

"...Sanki terk etmişler beni düşünceler
Kolay değil, bir görsen

'Unut gitsin' dedi
Hem beni hem de geçmişi
Çıkma vakti hayatımdan

Yokluğun, rehin alır
Alışmak istemişsem bile yüküm ağır
Ne kışım, yaza varır,
Ne renksiz duvarlarım yine sana boyanır..."

Galiba böyle şarkılar ruh halini yansıtınca daha anlamlı, daha acı geliyordu insana...

Belki de mutluyken dikkat etmiyordu insan, dinlediği şarkının ne kadar içli olduğunu, ne kadar kendini yansıttığını...

İlla bir kriz anı, duygusal yoksunluk, kalp kırıklığı hissettiğinde fark ediyordu, kelimelerin, notaların arkasındaki gerçek duyguları, anlamları...

Dark Team'in de buna benzer bir şarkısı vardı, Murat'ın bestesiydi. Ama daha sertti tarzı, Buğra'nın elektro gitarla uzun süren kısmı vardı ve o part geldiğinde, çalarken kendinden geçiyordu.

DENGESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin