Keyifli okumalar...
Ders çıkışı caddede boş boş dolaşmaya başladı Yağmur. Sessizliğe ve kafa dinlemeye ihtiyacı vardı. Amaçsızca yürüdü bir süre.
Bir saat sonra stüdyoda olması gerekiyordu ama hiç gidesi yoktu. Annesiyle dün gece saatlerce konuşmak çok iyi gelmişti genç kıza. Annesi ısrarla korktuğu, kaçtığı ne varsa üstüne gitmesi gerektiğini söylemişti ama Yağmur, gücünü ve dayanıklılığını test etmeye korkuyordu.
Yine de ne kadar cesareti olmasa da otobüse binip işinin yolunu tuttu. Çekimser bir şekilde ofise girip asansöre bindi. Kapı tam kapanacak zaman biri içeri girdi ve genç kız, Buğra'yla göz göze gelince hemen yüzünü çevirdi.
Genç adam, dün geceye kadar Orkun'un kafasını şişirdiği anları hatırlayınca, Yağmur'a karşı suçluluk duygusuyla bakakaldı. Kıza büyük haksızlık etmişti ve üstelik bir pislik gibi davranmıştı.
Ne kadar konuşmaya yüzü olmasa da üstüne düşeni yapmaya karar verdi.
"Yağmur... Yağmur ben-" diye konuşacakken kızın ters bakışıyla cümlesini tamamlayamadan sustu. Genç kız itiraz kabul etmeyen sesiyle
"Dinlemek istemiyorum!" dediğinde içinden ya sabır diyerek ona baktı.İkisi arasındaki sessizlik gittikçe uzarken, inecekleri kata bir kat kala asansör hafif bir sallantıyla durdu ve ışıkları kapandı.
Yağmur korkuyla arkasına yaslanarak panikle konuşmaya başladı.
"Nasıl ya? Bozulacak zamanı mı buldun gerizekalı asansör? Ne bu şimdi drama klişesi gibi?" diye söylendi.
Buğra'dan uzun süre ses çıkmaması, onu daha da korkutmuştu. Çekinerek
"Buğra, iyi misin?" diye sorduğunda, genç adamın derin derin nefes almaya çalıştığını, çıkan soluk seslerinden anladı ve hemen cebinden telefonunu çıkarıp feneri açtı.Buğra ağır ağır yere çökerken, rengi bir ton açılan yüzünden akan ter damlaları ve gömleğinin yakasındaki düğmeyi açma çabasıyla, Yağmur onun bir çeşit kriz geçirdiğini anladı.
Endişeyle yanına çöküp düğmesini açarken çantasında taşıdığı su şişesini çıkardı
"Buğra bak bana, ben yanındayım. Lütfen kendine gel, hadi iç şu suyu" diyerek adama zorla suyu içirmek istedi ama Buğra, bir noktaya kitlenip kaldığı için suyu içmiyordu.
"Kapıyı açsınlar, ışığı açsınlar, size diyorum açınn!!!" diye gittikçe yükselen sesiyle bir nevi kriz geçiriyordu adam. Ve Yağmur ne yapacağını bilmiyordu.Bir an sonra Buğra ellerini yüzüne kapatıp sessizce ağlarken, Yağmur içinde bişeylerin acıdığını hissetti.
Elindeki şişenin kapağını kapatıp yeniden yanına çöktü onun, ellerini yüzünden çekti ve kendi elleriyle adamın gözyaşlarıyla ıslanmış yanaklarını silip okşadı. Sakinleştirici etkisi veren fısıltısıyla kulağına eğilip
"Buğra lütfen kendine gel. Bak bizi çıkaracaklar birazdan. Böyle yaparak kendine zarar veriyorsun" diyerek adama sarıldı.Şaşırdığı şey ise Buğra'nın uzun süredir bunu bekliyormuş gibi hemen kıza sığınmasıydı. Üstelik ağlaması da durmuştu. Hâlâ sesli bir şekilde nefes alıp verirken, Yağmur bir yandan adama sarılıp bir yandan onu sakinleştirmek için saçlarını okşuyordu.
"Sakin ol tamam mı? Geçecek, birazdan çıkacağız buradan" dediğinde Buğra'nın sessizleşmesi hem iyi hemde kötü hissettirdi. Az önceki gibi kriz halinde olmasa da konuşmuyor olmasından korkuyordu.O şekilde ne kadar durdular bilmiyordu ama asansörün ışığı yanınca, Buğra yavaşça başını kızın omzundan kaldırdı. Kızaran gözleriyle savunmasız bir çocuğu anımsatıyordu genç adam.
Oysa daha dün değil miydi kollarını kıracak gibi sıkıp kendini hırpalayan adam.
"Teşekkür ederim Yağmur" dediğinde, asansörün kapısı açılınca, birden ayağa kalktı ikisi ve Yağmur hiçbirşey demeden kendini dışarı attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENGESİZ
FanficBuğra, ünlü bir rock grubunun gitaristi ve alt vokalidir. Ancak madalyonun görünen yüzündeki ışıltılı hayatının, tam tersi karanlık bir sahne arkası vardır. Yalanlar üzerine kurulmuş hayatında, kaybettiği yönünü bulmak için, ona pusula olacak duygu...