BÖLÜM 8

1.2K 92 53
                                    

Önümdeki hamura bakıp yüzümü buruşturdum oldum olası başaramamışımdır şu el açma işlerini.

"Ayy burda nolmus!" Tiz sesle olduğum yerde sıçrayıp hızla arkama baktım, dehşet içinde bana bakan halamla birlikte dudak büzüp "küçük bir savaş çıkmış olabilir" etrafa kısa bir bakış attım "büyük de olabilir(!)" Deyip bakışlarımı kaçırdım, her yer un olmuştu, yerdeki hamur parçasını görünce gözlerimi kocaman açıp hızla onu yerden aldım, bu ne ara düşmüştü.

Halam yumruk yaptığım elime bakıp gözlerini devirerek "kızım Rojin sana hiç mi göstermedi el açmaya?" Diye sorduğunda aklıma gelen görüntülerle yutkundum, zavallı anacım ne de çok kızmıştı gel öğren diye "kızım bak koca evinde hor görürler seni bu işler at üstüne binmekle olmuyor!" Deyip dursada  inatla kaçıyordum, kadın haklıymış.

Kafamı olumsuz anlamda salladığımda  "ayy hamurun ırzına geçilmiş!" Diyerek içeri giren Menese'ye öldürücü bakışlarımı atıp "abartma..." dememle halamın sinirle "bence abartmalı şu mutfağın, hamurun haline bak!" Diye azarlaması bir oldu.

Sinirle kaş çatıp "bilmiyorsam ne olmuş? Hem ne demişler bilmemek değil öğrenmemek ayıp! Siz şuanda benim bütün hevesimi kırıyorsunuz ama!" Deyip yalandan burnumu çektim, anında yumuşayan halam, yanıma gelip "tamam tamam, kırılmasın hevesin! Gel ben sana öğretirim!" Deyip köşedeki merdaneyi eline aldığında kocaman gülümsedim.

"Sende buraya gel yarın aynı şeyi kendi kocanın evinde de yapma!" Diyen halamla, Menese az önce kaçmaya çalıştığı kapıdan geri dönüp yanımıza geldiğinde ellerimi birbirine vurup "ayy patatesli börek yapalım!" Dedim hevesle, sabahtan beri canım aşırı çekiyordu.

Tepsiyi fırına attıktan sonra, ağrıyan belimi kütletip yorgunca halama baktım, Halam parmağıyla beni ve Menesey'i işaret edip "bir saat sonra gelip yemek yapıcam o vakte kadar mutfağım pırıl pırıl olsun!" Deyip çıktığında dehşetle arkasına bakakaldım, Menese, hızla "anne yardımcılar..." Halam hızla sözünü kesip "hepsinin işi var!" Deyip divana doğru ilerledi. Bana sinirle bakan Menese'ye göz devirip "iki dakikada sileriz yaa.." Dediğimde, o da göz devirip "inşallah!" Deyip köşedeki önlüğü aldı.

Oflaya puflaya işe  koyulacakken bir anda çalan telefonla birlikte Menese elindeki tabakları tezgaha bırakıp arka cebinden telefonu alıp aramaya cevapladı, bir süre karşı tarafı dinledikten sonra kaşlarını çatıp  "kusura bakmayın Emre bey ama bugün benim izin günüm o yüzden hiç bir güç beni okula getirtemez!" Deyip bir süre daha bekledi, küçük ağzını şaşkınlıkla açıp "ben ne biliyim ya o evrakları, daha geleli 1 hafta oldu!" Diye cemkirdiğinde yüzümü buruşturdum, ben arada bir metre varken bu sesten ürktüm gariban adam nasıl dayandı acaba.

"Aaa şarjım bitiyor hadi size kolay gelsin!" Deyip telefonu kapattığında dehşetle "adamın yüzüne mi kapattın?" Diye sorduğumda omuz silkip "o da işlerini bana yaptırmaya çalışmasın!" Deyip bulaşıkları tekrardan toplamaya başladı.

Merakla "daha geleli çok olmadan hemen kendine düşman bellemişsin!" Dediğimde, Menese hışımla "o da geleli çok olmadı ama hemen beylik taşlamaya başladı bana!" Merakla tek kaşımı kaldırdım "yoksa o da mı yeni öğretmen?" Diye sordum hevesle, kafasını salladığında ellerimi birbirine vurup kocaman tebessüm ettim, Menese, şaşkınlıkla bana dönüp "neye bu kadar sevindin?" Diye sorduğunda, kıkırdayıp  "iki senedir milli eğitim bakanlığından tut valisine kadar herkese e posta gönderdim burdaki koy okullarına erkek öğretmen atamaları için, sonunda isteğimi geri çevirmediler..." Dediğimde Menese  hala anlamayarak bana bakıyordu "iyi de beni atadılar ya!" Diye sitem ettiğinde, kafamı olumsuz anlamda salladım "burası eski kafalı, okul küçük olduğu için aileler 'kız ve erkek aynı sınıfta olmaz!' Deyip kızları okula göndermiyordu bende bu yüzden ek bir erkek öğretmen istedim en azından bu bahaneyi süren kimi aile susarda okumak isteyen kızlar rahata rahat okurlar." Deyip huzurla tebessüm ettim.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin