Haziran,2000
Yaşadığım tüm göçebeliğin gölgesinde hazırladım valizimi.Yine yeniden.
Küçük Neylam biraz incilerini döktü başımda,annem yüzüme bakmadı.Neyla içimi parçaladı o yaşlı gözleriyle.Söz verdik birbirimize.Okullar tatil olur olmaz yanıma gelecekti.Bosna'ya.Hatırlamadığı bir yerin merakındaydı.Ona savaştan kaçtığımız yer olarak hatırlatmadım orayı hiçbir zaman.Ürküp korkmasından oldum olası korkarken.Benim de onun da doğduğu o güzelim topraklara dönecektik.O böyle biliyordu.Merak ediyordu.Naser abisinin de orada olmasının da güvencesi vardı çocuk gözlerinde.
Geçmişe bir sünger çekmek gerekti.
Çok da büyük olmayan bir bavulla çıktım yola.Birkaç elbise,birkaç gömlek ve kumaş pantolon,fotoğraf makinem,tripodum.Eski büyücek içine ne koyacağımı bilemediğim zamanların ötesinde sadece amaca kanalize toparlamıştım eşyalarımı.Hoş, amacın içinde de sayılmazdım.Sahada bu kılık kıyafetle dolaşamazdım ya.Tozun ve toprağın içinde.Uygun parçalar bulamadım.Bulamadıkça yoruldum.Orada satın almanın işime kolaylaştıracağına inanarak kapattım valizimi.
Bir yas havasında yolcu etti herkes beni.Sanki yine ve yeniden bir savaşa gidiyordum hepsini ardımda bırakarak.Görünür görünmeyen her yerimden tekrar yararlanacağımın endişesi vardı gözlerinde.Annem büyük bir küslük tuttu.Hava alanına bir tek o gelmedi.Ondan olacak ki daha buruk ayrıldım İstanbul'dan.Annem hiç yardımcı olmadı.
En zoruysa Neyla'yı ardımda bırakmış olmamdı.
Burada olduğum 10 gündür her gün üç kere konuşuyorduk telefonda.Sabah uyanınca,o okuldan gelince ve yatacağı zaman .Arada iki saatlik zaman farkı olduğundan sabah konuşmalarımız zamansız oluverse de saat kurup onunla konuştuktan sonra tekrar uyuyordum.Şu sıralar Sonya'da kalıyordum.Onun da bir kızı vardı Neyla yaşlarında.Eşiyle ayrıldıktan sonra savaş yıllarında annesi ile kalıyordu ama savaş bitikten sonra annesi de memleketi Gorazde'ye dönmüştü.Ben de yeni düzenimi sağlayana kadar onunla kalıyordum.Aradan geçen onca ayrı zaman sonra ikimizde halimizden memnunduk.Ama ben Neyla gelmeden evvel bir düzen oluşturmak istiyordum.
Geldiğim günden beri işler soluksuz ilerliyordu.Programın akışı için hummalı bir çalışma içindeydi kocaman bir ekip.İnsanların yüzlerinde beni şahsen tanıyıp tanımamaları farketmeksizin büyük bir memnuniyet görüyordum.Bu da beni hoşnut ediyordu.Geç saatlere kadar beraber çalışıyorduk ekip arkadaşlarımla büyük bir ahenk içinde.Davut amca doğru bir karar verdiğim yönünde sürekli sırtımı sıvazlıyordu.Yoruluyordum ama mutluydum.Uzunca bir zamandır olmadığım kadar.İyi bir niyetle yola çıkılmış bu projede yer almaktan hayli hoşnuttum.Ait olduğum meslekte,ait olduğum yerde yeniden olmaktansa memnundum.İyi ki diyordum annemin bütün engellemelerini kulak ardı etmişim diyordum.
Hem çiçeği burnunda olan yeni programramın tanıtımını yapmak hem de programla alakalı soruları yanıtlamak için akşam programlarına çıkıyordum.Beklemediğim kadar büyük bir alakayla karşılanmıştım.Cankı yayına sayısız çağrı geliyordu.İyi ki döndünüz,iyi ki böyle güzel bir program yürütüyorsunuz diye.
Sizden başkasına yakışmazdı bu program diyorlardı.
Annemin aksine bu kadar çok insanın desteği arkamda hissetmem beni çok hoşnut ediyordu.Sonsuz huzurla doluyordum.Ama tüm bu canlı yayınlara rağmen Naser hiç aramamıştı beni.Sormamıştı.Görüşmek için gelmemişti.
Alınabilir miydim bu duruma?Hakkım var mıydı?Sanıyorum yoktu ama ona rağmen fena halde canımı sıkılıyordu bu duruma.Defalarca kez spor salonuna yakın sokaklarda yürürdüm.Hatta tavaf ettim.Bir umut belki karşılaşırız diye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK
General FictionSon gidişimden farksız dönüşümde de etraf sessiz ve karanlıktı.İçimde yine bir hasret türküsü...Dokunsam ağlar,hem de hıçkıra hıçkıra..Soluğumda bir ses,bir nefes;etrafta tanıdık bir sima.Aradım.Bulamadım.Ensemde bir korku.Neyin nesi bilmem.Hikayemi...