29

95 21 7
                                    

Merhaba dostlar!

Bu hikayenin öylece yarım kalmasına benim de gönlüm razı değil.Ondan mütevellit birkaç bölümde olsun yazıp sonlandırmak niyetim.Tabi bir önce yazdıklarımın tadını verir mi bilemiyorum ama bu yarım kalmışlıktan iyi olacağını düşünüyorum.

Keyifli okumalar...



Potaçari,Haziran 2000  

    Bilinmez bir rüyaya açılmış uykumun kolları.Karanlıktı yine her yer.Tıpkı o gün olduğu gibi.Önce kesif bir ışık değdi geçti gözlerime.Sonrasında kocaman bir ses doldurdu tüm odanın içini.Gerçekliği ayırt edemedim.Bir bomba patladı yine,yürek yangınıma yeni alevler ekledi.Yattığım yerden fırlamak istedim,olduğum yerden kaçıp kurtulmak!Gözlerim zifirilikte seçemedi hiçbir şeyi.İstediğimden daha ağır aksaktı tüm hareketlerim.Kaçamıyordum yine!Elimle yokladım sağımı solumu,Nimo yoktu!

"Nimo!"

Ses veren olmadı.

Korkumla yoğruldu terim.Yine sırtımdaki ve karnımdaki yara yerleri sancıdı.İki büklüm oldum.Tekrar seslendim "Nimo,neredesin!"

Nimo'yu götürmüşlerdi.

Fırladım yattığım yerden,bir gürültü daha koptu,sonra bir gürültü daha!Odanın içi aydınlandı.Yabancı bir yerdeydim.Nimo'suz!

Sabahında anlayacaktım Potaçari'ye sadece yağmur yağıyordu...

Çığlık atarcasına "Nimo!"diye seslendim.Ağlamaya çoktan başlamıştım bile.Geceden daha zifiri duygular kapladı solumu,soluğumu kesmeye and içmişler gibi!

Yine bir orman yolunda yakalandım sandım!

Kalktım yattığım bu yabancı yerden ayağım acı verici zerrelere battı da düşüverdim yine dizlerimin üstüne!

Bir sonrasında yine saçlarımdan tutup sürükleyeceklerdi beni.

Sonra üstümü başımı yırtacaklardı yine,gelişi güzel darbelerle dağıtacaklardı tüm ruhumu,her bir zerremi.

Yine iki omzumu ve ensemle kuyruk sokumumu birbirine birleştiren bir kızgın demir ile dağlayacaklardı!Sonrasında sırtımda izi ömür billah gitmeyecek bir haç işareti kalacaktı!İnancımın günahı olarak işleyeceklerdi inançlarının işaretini bedenime.

Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum olduğum yerde!İnfazımı beklerken Nimo'ya ne yapmışlardı!

Gürültüyle açıldı o esnada kapı.Kapı pervazında arkasındaki ışıkla bir adamın silüeti belirdi.Hızla yanıma gelirken elimi kaldırdım can hıraş!

"Gelme!"

Beni dinleyecek gibi değildi!Adımları hızlandıkça korkuya koştu tüm kalbim.Allak bullak oldu içim dışım.Yiyeceğim darbenin hazırlığında korkmadım hiçbir şeyden Nimo'nun başına gelebilecek türlü ihitmallerden korktuğum kadar...

Can havliyle fırladım ayağa adamın geldiği yönü aksine kapıya doğru koşmaya çalıştım.Tekrar düştüm olduğum yere korku içinde.

"Neyla!Geçti,kabus gördün!"dedi o tanıdık ses.

Bir şifaya düşmüş gibi çırpındı kalbimin tüm kanadı kırık kuşları.Sandığım,tanıdığım eller uzandı,sardı çıplak kollarımı.

Yine irkildim.

Sandığım kişiyse de "Kaçalım!"diye bağırdım hıçkıra hıçkıra."Ama Nimeta!"diye sözümü tamamlayamadan sarıp sarmaladı hasret kaldığım kollar.

"Naser?"diye sordum tanıdığım koku ile ikrara gitmek isterken.Hıçkırıklarım ciğerimi delip deşmek istercesine katmerlendi göğüs kafesimde!Aldığım soluk kesik kesik kaldı boğazımda.

"Kötü bir rüya gördün sadece."derken saçlarımdan öptü.Sırtımı sıvazlayıp durdu küçük bir çocuğu yatıştırmak ister gibi.Ben kaçalım diye direttikçe bana olduğumuz zamanı hatırlattı.Mahvoldu tüm ruhum,tüm yüreğim.Gerçekliğine inanmak isterken bünyemden o kadar çok nahoş sebeple uzak kalmış adamın hemen yanı başımda olabileceği inandıramadım bir türlü kendimi.

Hemen dizlerinin üstünde beni kucağına çekerken tüm bedenim en başından ona amadeymiş gibi kuytusuna çekildi oracıkta."Geçti!"diye kulağıma fısıldadı benim gibi dizlerinin hemen üzerinde.

"Ben yanındayım,geçti."İnce askılı atletimin boşta bıraktığı omuzlarımdan öpünce iyice inandım Naser olduğuna.Uyuşuk ruhumun ızdırabı arttı o saniylerde.Ben sevdiğim adamı tanıyamamıştım.O an bitap bir kalp sancısıyla sımsıkı sarıldım Naser'e.Bir vuslatın yangınında pişti içim dışım.Kaç vakit ağladım,biz o soğuk zeminde öylece kaç vakit oturup kaldık bilemedim.Ama yaşadığımız zamanı bildim,geçen onca zamanın farkına vardım.Yaşatılanları,yaşadıklarımızı...

O talan edilip de tekrar inşa edilen evin pencerelerine yine gün doğmak üzereyken hafifledi hıçkırıklarım.

Suskunlaştı tüm ruhum ve bedenim.Naser'in göğsüne öylece sinmişken tüm geçen zamanın avareliğinde döndü ruhum.Olmak istediğim yerde dolaylı yollardan olmanın,ruhumu zamanlı zmansız ele geçiren korkunç hatıraların esaretliğinde düzene girdi soluk alışverişlerim.Yandığım,yakıldığım zamanların nahoş tadı göğüs kafesimde takılı kaldı.Uyuduğumu sanmış olacak ki sonunda hareketlenen Naser oldu.Kucağına aldı koşar adım kalktığım yatağın ortasına beni yeniden bırakıverdi o alacakaranlıkta.Geçip gidecekken uzandım tuttum elinden hızlıca "Gitme."dedim yalvar yakar. "Kal yanımda."derken sesim kısılmıştı birkaç saat öncesinin tüm avaz avazlığında.Gözlerime baktı,sonra elini tutan elime.

"Gitmiyorum,buradayım"deyince İnat etmeyecek sandım bu sefer,inkar etmeyecek ona muhtaçlığımı.Üzerimi örttü sanki tek eksiğim oymuş gibi.Sonradan geçip oturdu karşıdaki sandalyenin üzerine.Gözlerini kaçırdı gözlerimden.Yüzüne sirayet eden acılı ifadenin emarlerini saklamak ister gibi kaçtı durdu gözlerimden ve bedenimden.Gidemezken kalamadı da yanımda.

"Uyu biraz,yarın çekimlerin var."derken kollarını bağlayıp gözlerini kapatıverdi o da olduğu yerde.

Kaç vakitte örülmüş olduğunu bilmediğim bu duvarların esaretinden kurtulmamın imkansız olduğunu gördüm ben o gecenin sabahında.Haddinden fazla yandı canım.Benden uzak olmaya and içtiğini o an anladım ben.Tekrar bir acı vuku buldu göğüs kafesimde.Mühürlenip kaldı ruhuma hem de bu kez tek bir göz yaşı dökemeden bir yasa düştü bedenim.

***********


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ZAMBAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin