İYİ OKUMALAR :)
" O içeride gördüğün kızın sevgilisi gibi davranmak zorundayım! " diye bağırdığında kaşlarımı çattım. Neden bunu yapmak zorundaydı? O kız kimdi? Neden başkası değil? Ağzımı konuşmak için açtığımda arabayı tekrar çalıştırdı.
" O yüzden sinirliyim. Ve sen gideceğimiz yere kadar tek bir soru bile sormayacaksın. " diye sert bir şekilde emir vererek, daha başlayamayan cümlemi kesti. Bu yaptığı tam anlamıyla haksızlıktı. Bunu söyledikten sonra soru sormama izin vermiyordu. Ona sinirle baktığımda yine sigara paketinden bir tane alıp dudaklarının arasına koydu.
" Çok sigara içtin. " dediğimde cevap vermeden sigarasını yaktı. Tamam şuan ona sinirliydim ve deli gibi ardı ardına soru sormak istiyordum. Ama bu kadar içmesi zararlıydı.
" Bir şey olmaz. Senin yanında içilen sigaranın kansere iyi gelme olasılığı bile var. " deyip sigara paketini yanına bıraktı. Konuşurken dudağında ki sigara hareket ediyordu. Şuan sinirli olduğumu anlaması için illa kulaklarımdan duman mı çıkması lazımdı? Gözlerimi ondan çekip, sigara paketine baktım. Kaya, anladığım kadarıyla hep sinirli olduğunda ya da sakinleşmek için sigara içiyordu. Yani, bildiği birşey vardı. Sigara onu sakinleştiriyordu ki, ona ihtiyaç duyuyordu. Bende denemeliydim. Elimi pakete uzattığımda, hemen elimi tuttu ve buna engel oldu.
" Sen içmeyeceksin. " derken sesi biraz yükselmişti. Şuan bana kızdığını sanmıyordum. Ama sinirini arttırmış olabilirdim. Birazcık, ufacık. Sinirli olabilirdi ama bende sinirliydim.
" Bana bağırma! Hem soru sormama izin vermiyorsun, hem sigara içmeme izin vermiyorsun. Sen sinirliysen, bende sinirliyim. " deyip ona döndüğümde yine kaşlarını çatarak bana baktı. Sınırlarını fazlasıyla zorluyordum.
" Kızarım, bağırırım, çağırırım! Ama sana bir şey olsa, ilk ben koşarım! Şimdi yol boyunca soru sormayarak bir iyilik yap. Vardığımızda istediğin kadar soru sorarsın. " dedikten sonra tekrar yola döndü. Nereye gidecektik? Bunu ona maalesef ki soramıyordum. Telefonumdan saate baktığımda, altı buçuktu. Annemin benden haberi yoktu ve merak ederdi.
" Annem merak eder, eve gitmem gerek. " dediğimde arabayı bir bakkalın önünde durdurdu.
" Bütün sorularını cevaplayacağım, bu fırsatı kaçırmak istemezsin herhalde? " dedikten sonra arabadan indi ve bakkala girdi. Evet, bu çok büyük bir fırsattı ve ben bunu kaçıramazdım. O kızı deli gibi merak ediyordum. Annemi aradığımda hemen açtı. Zor da olsa sekiz buçuğa kadar izin almıştım. Kızmakta haklıydı çünkü evden çıkarken ona haber vermemiştim. Telefonu kapattıktan sonra kucağıma koydum. Sinirle, kazak yüzünden kaşınan boğazımı kaşıdım. Kazaklardan nefret ediyorum. Kaya da arabaya bindikten sonra siyah poşeti arka koltuğa koydu. Siyah poşette aldığına göre kesin içki almıştı. Bira içmeden duramıyor muydu? Hiç konuşmadan yola devam ettiğinde arabayı park etti. Siyah poşeti aldıktan sonra arabadan indiğinde bende peşinden indim. Hava kararmıştı. Küçük iskelenin etrafında boylu boyunca küçük tekneler vardı ve çok güzel bir manzaraydı. İskelenin ucuna gidip oturduğumuzda, tahmin ettiğim gibi siyah poşetin içinden bira çıkarttı ve ayaklarını denize sarkıttı.
" Başla bakalım. " dedikten sonra birayı açtı ve bir yudum aldı. Hangisinden başlayacaktım?
" Sence? " deyip ona baktım. Gülüp bana bakarken ay ışığı yüzüne vuruyordu. Tabii ki en çok, neden kızın sevgilisi gibi davranacaktı merak ediyorum. Bu, çok saçmaydı.
" Tamam, anladım. Orada gördüğün kız, Su. O yaşlı adamın kızı. Adamın düşmanları kızına bulaşmaya başlayınca, babamdan yardım istemişti. Babam ondan daha güçlüydü ve güvenliydi. Beni de herkes tanıdığı için Su'nun sevgilisi gibi davranacaktım ve bir kaç gün onunla gözükecektim. " dedikten sonra tekrar birayı kafasına dikti. Yani onunla birlikte gözükmeyi Kaya'da istemiyordu.