8

805 65 109
                                    

Onur savcı kapıyı ardından kapatıp içeri girdi ve üzerime doğru yürüdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Onur savcı kapıyı ardından kapatıp içeri girdi ve üzerime doğru yürüdü. Dibime kadar gelip kolumdan tuttu ve beni sürükleyerek masanın oradan çıkardı. Elimdeki çerçeveyi de sımsıkı tutuyordum. Düşmesini istemezdim. Ben onun beni sürklemesine direnmeye çalıştım.

"ne hakla buraya gelirsin ha, ne sanıyorsun kendini"

Kolumu onun zırh gibi olan elinden kurtarmaya çalıştım fakat öyle sıkı tutuyordu ki işe yaramıyordu. Buradan böylece çekip gidemezdim. Bu konuyu konuşmam gerekliydi. Onun açtığı kapıyı hızla boşta kalan elimle kapattım ve kapının önüne durdum.

"ben, ben özür dilerim"

"özrün neyi değiştirecek. Odama gizlice girip eşyalarımı karıştırma hakkını size kim veriyor avukat hanım"

Onur savcı öyle bir kükrüyordu ki korkudan elim ayağım titriyordu. Ama yine de elimdeki çerçeveyi düşürmemeye çalıştım.

"ona benzediğim için, size onu hatırlattığım için özür dilerim"

Onur savcı bu dediklerimi beklemiyor olacak ki bakışları yumuşamıştı. Çatık kaşları düzelmişti.

"size bilmeden kabuslar yaşattığım için özür dilerim. Ben, ben bilmiyordum. Bu çok kötü bir şey, çok özür dilerim"

Gözyaşlarım artık durmuyordu. Sanki bir çeşmeymişcesine akıp duruyordu. Durduramıyordum. Başımı eğdim ve elimdeki çerçeveye baktım uzun uzun. Resimdeki mutlu çift ağlamamı daha da şiddetlendirdi. Canımı yakan şey neydi bu kadar.

Yüzümde hissettiğim el ile şaşırdım. Onur elini korkarak çeneme koymuş eğidiğim başımı kaldırıp gözlerimizi birleştirdi.

"ağlama, ben onu hiç ağlatmadım. Ağladığını görünce kahroluyorum. O yüzden yalvarırım ağlama"

Onur savcı da ağlamaya başlamıştı. Ben ağladığım için değil, ben ağlarken resimdeki kızın ağlaması geliyordu gözünün önüne. Ondan canı yanıyordu. Yoksa ben umrunda değildim.

Onur savcı, gözyaşlarıma bakıp iç geçirdi. Yavaş yavaş kendisini yere bıraktı. Dizlerinin üzerine çöktü ve yere oturdu.

"onu hiç ağlatmadım. O yüzden ağlama ne olursun"

Sanki bana değil kendisine konuşuyor gibiydi.

"ağlama ne olursun, onun ağlamasını hiç sevmezdim"

Yavaşca eğilip bende dizlerimin üzerine, tam karşısına oturdum. O kadar çok ağlaması şiddetlenmişti ki bir şey olmasından korktum. O gün ki gibi bayılır diye korktum.

"ben, ben o değilim ki, ben Yazgı. Ben o değilim"

Onur savcı yere diktiği bakışlarını bana çevirdi. Az evvelki yumuşacık bakışları kaybolup yüzüme baktı.

DilhunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin