İzlediğim beyaz tavanın her noktasını ezberlemiş bir kıvama gelmiştim. Neresinde pütür vardı. Neresindeki beyaz boya solmuştu hepsini ezberlemiştim sanırım.
Nihayetinde on gündür aynı koridorda aynı sandalyeye oturup saatlerce boş boş bakıyordum.On gün olmuştu.
Tam ob gündür Yazgının sesini duymayalı, müptelası olduğum gözlerine bakmayalı on gün olmuştu.
O kendisine has kokusunu da alamıyordum. Bir camın ardından bilinçsizce yatmasını izleyebiliyordum sadece. Onu da on dakika açıp geri kapatıyorlardı.Saçları düzleşmişti. Cansızlıklan saçlarında da derman kalmamıştı. Onu bu halde görmek ölüm gibiydi. Meğer ben bu zamana kadar çektiklerime boşuna acı demişim gibi hissediyordum. Yorgundum. Kalbim yaralı diyemiyordum çünküü sanki kalbimde hayat yoktu. O da beni terk etmişti sanki.
Günlerin yorgunluğu göz kapaklarımı sızlatıyordu. Taşıyamıyordum onları.
Bir kaç dakikalığına onları dinlendirmek istedim. Geriye yaslı olan başımı düzeltip rahat pozisyon bulunca gözlerimi kapattım.
Omuzuna dokunan el ile sanki yıllardır kapalı olan gözlerimi açtım ve karşımda duran kıvırcık saçları ve kocaman gülüşü ile bana bakan kişi ile yaslandığın yerdrm doğrulup gülerek baktım.
Gerçek olamazdı değil mi. Uyanmış mıydı. Ama ne zaman. Nasıl kendine geldi."Yazgı"
Başını sağ sola salladığı anda anladım. Yazgı değildi.
"Asya"
"Onur, bu halin ne. Ne olmuş sana. Saçın başın dağılmış. Sakalın birbirne girmiş"
Rüyadaydım.
Gözlerim dolduğunda ağlamak istemedim ama engel olamadım. Gözümden düşen yaş ile Asya narin parmağı ile sildi. Hala yüzündeki gülümseme ile bakıyordu."korkuyorum Asya. Gidecek beni bi başıma yetim bırakacak diye korkuyorum"
"korkma, o seni asla bırakmaz. O çok güçlü. Benim gibi değil ki. Benden daha çok iyi geliyor sana."
Mahçup bir şekilde kafamı eğip ağlamam şiddetlendiğinde Asya elini omuzuma koyup sıvazladı.
"ben kendimi çok kötü hissediyorum. Sana karşı mahcup hissediyorum. Belki de ona bu yüzden tam anlamıyla gidemiyorum"
"Onur"
Duyduğu ses ile başını kaldırdı. Bu Yazgının sesiydi. Biliyordu. Onun sesini sanki kalp ritmi kadar net biliyordu.
Karşısında bembeyaz bir elbise ile ona bakan genç kızı görünce hemen ayaklandı. Ona gitmek için bir adım attığında Yazgı bir adım geriye gidiyordu. Bir adım daha attı ama yine olmadı.
Arkasını döndüğünde hiç bir şekilde Asyadan uzaklaşmadığını fark etti.Asya onun endişeli halinin aksine çok sakin ve tebessüm doluydu.
Genç kız ayağa kalktı ve Onurun yanında durdu."Onur, güzel kalpli güzel adam. Ben senden razıyım. Sen bana bu dünyada verebileceğin en güzel şeyleri verdin. Ama benim ömrüm de bu kadarmış. Yaradan bana bu kadar ömür biçmiş. Hayat devam ediyor. Sende elbette hayatına devam edeceksin. Bunda asla kusur yok. "
Pür dikkat dinlediğim cümleler yüreğime dokundu birer birer.
"ömür boyu yasımı tutsaydın ben hiç mutlu olmazdım. Ama sen, sevdin. Aşık oldun, sevdalandın deli adam. Şimdi ona git Onur. Ama gerçekten git. Beni ardında bırak. Ben mutluyum. Sen mutlu olursan ben hep olacağım. Dedim ya ben senden razıyım Onur"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilhun
Teen FictionSavcı olan Onur Suvaran üniversitede tanıştığı ve ilk aşkı olan biricik sevgilisi Asya Demirel'i amansız bir hastalıktan kaybedince tüm dünyaya küsüp sadece işine odaklanan acımasız ve sert bir savcı olmuştur. Hayat ona öyle bir oyun oynar ki. İlk a...