9

705 60 109
                                    

Güneşin ışıkları yüzüme vurduğunda kapalı olan gözlerimi aralamak zorunda kaldım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Güneşin ışıkları yüzüme vurduğunda kapalı olan gözlerimi aralamak zorunda kaldım. En çok güneşi alan odayı neden seçmiştim ki. Gözlerimi ovuşturup yattığım yerden kalkmıştım. Başım o kadar çok ağrıyordu beynimin içinde sanki filler tepişti. Öyle bir ağrı vardı. E Yazgı o kadar ağlarsan tabi ki ağrırdı.

Yatağımdan kalktım ve klasik bir şekilde hızla hareket ederek hazırlanmaya başladım. Önce elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Aynadaki yansıma baktığımda büyük gözlerimin şiştiğini görmem canımı sıksa da hemen makyajımı yapıp gözlerimi saklardım elbette. Makyaj da bir nevi maske gibi değil miydi. Kızların acılarını örttüğü bir maske.

Tüm hazırlığın yaklaşık yarım saatte bitmişti. Galiba bu kadar şık olmama rağmen çok hızlı hazırlanan birisiydim.

Gerçi bugün o kadar isteksizdim ki, üzerime çok düşememiştim. Klasik siyah mini elbisemi ve sevdiğim bol montumu üzerime geçirdim. Saçlarımı bile yapmamıştım. Öylece salık bırakıp çıkmıştım. Çıkarken de abimden kalan siyah kap şapkamı taktım. Sanki birilerinden saklanmaya çalışıyorum gibi hissettim. Saçlarımla yüzümü örtmek istedim.

Ben buraya ne için gelmiştim şuan ne yapıyordun

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben buraya ne için gelmiştim şuan ne yapıyordun. Hayat çok garipti gerçekten. Abimin katilinin peşinden geldiğim İstanbulda. Yüzümü saklamak isteyen bir zanlı gibi hissediyordum.

Adliyeye vardığımda şapkayla yüzümü daha çok örttüp yere bakar adımlarla hızlı hızlı yürümeye başladım. Kimseye görünmeden odaya çıkmak istiyordum. Sanki odamda onları görmeyecektim.

Asansöre binip kata çıktığımda hızlı bir şekilde yürümeye devam etmiştim. Tam bizim koridora sapacağım sırada bir el bileğimi hızla kavradı. Hızlı yürüdüğüm için biraz sarsılmama neden oldu. Kendime gelip bileğimi tutan kişiyi baktım. Koyulaşmış yeşil hareleri ile Onur savcıydı.

Bileğimi kurtarmaya çalıştıkca sanki daha sıkı kavrıyordu.

"savcım bırakır mısınız"

"saçlarını neden açtın. Her gün topluyordun ne oldu da bugün açık bıraktın"

O an aklıma dün gördüğüm resim belirdi. O kızın saçları açıktı ve rüzgardan uçuş uçuştu. Bunu mu kast ediyordu acaba.

DilhunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin