9. Bölüm

2.3K 100 2
                                    



Gülperi

Evrende herkesin bir yeri var. Ait olduğu, yaşamını sürdürdüğü belki de ayrılsa, evrenden sonsuza kadar silineceği bir yeri var. Bir de hisler var. Ruhun istekleri, kalbin istekleri ve beynin gerçeklerle yüzleştirmeleri var. Kabul etsen de etmesen de bazı şeyler ruhundan çalınıyor.

Herkesin olduğu gibi benim de hayatımdan ruhumdan çok şey çalındı. Bilerek ya da bilmeyerek ama çalındı. Onlara sorsan belki nedenini söyleyemezler. Belki değil hatta hiç söyleyemezler. Çünkü bir insandan aitliğini almanın hiçbir nedeni olamaz.

Ama bende sonuçları var. Çocuk yaşta duygularımın yok olmasının, evsiz ve kimsesiz hissetmemin sonuçlarını yaşıyorum. Mesela yaşıtlarımla dolu olan koskoca fakültede tedirgince insanları izlemekle yetinmem bir sonucu. Güvenememem, her an terk edilecek gibi hissetmem en kötüsü de kimse tarafından sevilmeyecek gibi hissetmek en kötü sonucu.

Fakültenin yemekhanesinde öylece otururken tek düşündüğüm içinde bulunduğum koca yalnızlık. Aslında hep kalabalıklar içindeydim, çocukken yetimhanede bir sürü çocukla beraber şimdilerde yurt ve okul da yaşıtlarımla beraberim. Ancak ben o bahsedilen kalabalıklar içindeki yalnızım.

Etrafımda bir ordu insan olsa bile ben o orduda görünmeyen tek kişiyim.Sanki, sanki görünmezliği haberim olmadan keşfetmişim gibi, doğduğumdan beri.

Ancak beni, ruhumu gören tek bir kişi var. Onca gören gözler beni fark etmiyorken onun karanlıklar içindeki bir çift çimen gözü beni görüyor ve fark ediyordu.Bazen ruhlar buluşunca bedenlerin olduğu konumun önemi kalmaz. Çünkü yaşam ruhtadır beden de değil . Ve duygular ölümsüzdür, fani olan bir bedende can bulmazlar. Onlar ancak kendileri gibi sonsuzluğun içindeki ruhta yaşam bulurlar.

Benim hayatıma misafir olarak giren adam şimdilerde yaşamımın yegane sahibi oldu. Hayatını birine teslim etmek kolay değildi ama ben etmiştim . Birisine bu derece bağlanmak belki delilik ya da aptallık gibi gelebilirdi. Ancak ben onsuz bir yaşam düşünemiyorum. Siz bunun adına delilik dersiniz ben aşk derim. Hem de ne aşk...

Bir yola çıkmıştık. Bu yolda o ve ben değilde biz olarak devam etmeye çalışıyorduk. Yalnızlığa alışan insana birçok şey zor gelir. Gereksiz konuşmak, sebepsiz ve sık gülmeler... Bu yalnızlığımızı birbirimizde giderecektik. İkimizin de hayatında derin izler bırakan acılar vardı. Üstelik yakınlarımızın açtığı yaralardı, kapanması oldukça zordu.Sevgi iyileştirir ama iyileşmek isteyeni.

Her şeye rağmen başıma gelen en güzel şeydi Gökdeniz . Sevginin kıymetini anlatan en güzel kitap satırları gibiydi. Şiir gibi bir adamdı,anlamı bende gizli bir şiir. Şairi ben mısraları o.

Yüzümdeki gülümsemeyle fakülteden çıktım. Biraz aceleyle yürümeye başladım. Bir an önce Gökdeniz'e kavuşmak ruhumdaki özlemi dindirmek istiyordum. Sevince çok farklı oluyormuş, hani yapmam dediklerin var ya kendiliğinden oluyormuş. Ben özlemem desen de özlem sevgiyle gelen ve asla gitmeyen bir duyguymuş . Seven özlermiş her an yanında olsa da gözlerinde kendisini görecek kadar yakın olsa da seven özlermiş.

On beş dakikalık bir yolculuktan sonra sonunda gelebilmiştim. Bankın yanına geldiğim de Gökdeniz'i her zamanki gibi otururken gördüm. Ama bir farkla, o ifadesiz yüzü gitmiş gülümseyerek etrafına bakınıyordu. Değişiyorduk, her şeyin başında olsak da iyileşiyorduk.

Yanına yaklaştık banka oturdum.

-" Çimen gözlüm" dedim neşeyle .

Sesimi duyduğunda gülümseyerek bana döndü. Ellerini açarak beni kollarının arasına çağırdı. Gülümseyerek sarıldım. Eli saçımda başım göğsünde biraz nefeslendik, özlemi dindirmek ister gibi.

-" Gülüm, özlemişim kokunu" dedi fısıldayarak .

Gülümseyerek geri çekildim. Elimi eline uzatarak tuttum. Bankta geri yaslanıp etrafı izlemeye başladım. Gökdeniz'den güzle şeyler duyunca kal geliyordu. Ne diyeceğimi gerçekten bilemiyordum. O da gerisine yaslanıp gözlerini karşıya çevirdi.

O sırada telefonumun çalmasıyla arayana baktım. Mert arıyordu. Yerimde dikleşerek aramayı yanıtladım. Hadi bakalım.

-" Efendim"

-" Merhaba Gülperi"

-" Merhaba Mert " dedim.

O sırada gökdeniz yine beni şaşırtmayarak telefona doğru yaklaştı. Aşırı kıskançtı . Başımı iki yana sallayarak Mert'in söylediklerine odaklandım yada odaklandık.

-" Ben seni günü söylemek için aramıştım. Yarın öğlen iki de buluşacağız " dedi

-" Tamamdır Mert, sağol" dedim.

-" Bu arada gülperi etkinlikte bir aksilik çıkmasını istemiyoruz. Geçen sefer geldiğin kişi olmasa daha iyi olur. Biraz sorunlu bir tip gibi " dedi.

Sesindeki ton ve sözleri beni rahatsız ederken sinirle kaşlarımı çattım.

-" Mert, Gökdeniz bir ortamda istenmezse bende orada olmam. Ayrıca sorun onda değil senin gibi ön yargılarıyla hareket edenlerde. "

Telaşla konuşmaya başladı.

-" Hayır yanlış anladın Gülperi"

Tamamlamasına izin vermeden konuşmaya devam ettim.

-" Yarın ben yokum. Bence bundan sonra üstüne vazife olmayan şeylere karışmasan iyi olur" dedim.

Aramayı kapatırken sinirle telefonu çantama koydum. İnsanların bu gereksiz tavırları fazlasıyla sinirlerimi bozuyordu. Gökdeniz beni sakinleştirmek için yavaşça elimi okşamaya başladı.

-" Peri'm sakin ol. Ani karar verme bu etkinliği çok istiyordun." dedi .

-" Çimen gözlüm senin istenmediğin ortamda beni yerim olmaz. "

-" Ama"

-" Aması yok gülüm, sen her şeyden daha kıymetlisin."

BÖLÜM SONU

Umarım beğenmişsinizdir💙

KÖRDÜĞÜM SEVGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin