10.BÖLÜM

2.2K 109 3
                                    


Herkese merhaba. Ufak bir aradan sonra yeni bölümle karşınızdayım. Lütfen oy ve yorumu unutmayın.

Gökdeniz

Bu dünyaya gelişim sanırım hiç kimseyi mutlu etmedi. Annem hiçbir zaman beni seçemedi üstelik bunu da çok iyi hissettirdi. Her gün hiç göremediğim annemin bana nefretlerini dinledim." İşe yaramazın tekisin, doğupta başıma bela oldun. Ne olcak baban belli" Bunun gibi binlerce cümleyle büyüdüm.

Bir çocuk için karanlık bir dünyaya hapsolmak yeterince zorken annemin bu sözleri acımı perçinlemekle kalmıyor beni öldürüyordu. Henüz 9-10 yaşlarında bir çocukken annenizin nefretiyle büyümek kaldırılabilecek bir şey değildi. Ben de kaldıramadım. Günden güne tükendim. İçim yana yana öldü ruhum. Sevgisizlik öyle içime işlediki ruhsuz bir bedene dönüştüm.

İsterdim annem beni sevsin, her çocuk gibi. Yani ne bilim en azından değersiz bir çöp gibi hissettirmese bile yeterdi bana ama yapmadı. Babama olan nefretini benden çıkardı. Bütün nefretini bana doğrulttu, yılların birikmişliğini belki de benden çıkardı.

Sevmedi, beni olduğu gibi ne babamı ne de kardeşimi. Kardeşim, Gül. Hadi beni sevmemesini anlıyordum: kördüm, babamın oğluydum onun için bunlar yeterli bir sebepti ancak Gül babamın kızı değildi. Yıllarca ona kavuşamamanın acısını bizden çıkardığı adamın kızıydı. Uğruna ne canlar acıttığı adamın.

Babam ben l6 yaşındayken trafik kazasında vefat etmişti. Çok uysal bir adamdı, gerekmedikçe konuşmaz önünde dağları da yaksan sesini çıkarmayacak kadar uysaldı .Belki de en çok bu yüzden annem ondan nefret ediyordu, hoş babam da annemi seviyor değildi. Annemle babamın evliliği istenmeyen görücü usulü evlilikti. Muhtemelen ikisinin de sevdiği insanlar vardı. Onlarla olamamalarının mutsuzluğunu bana yaşattılar.

Ben annemden öldüresiye dayak da yesem babam yerinden kalkıp da anneme bir dur bile demezdi. Yani kısacası beni bu dünyaya getirenler benim bu evrenden nefret etmeme de sebep oldular. Sonrasında annem evlendi işte o adamla . Dini nikah kıyılmıştı. Ne kadar evlilik sayılırsa tabi. Bizim evimizde yaşamaya devam ettik. Aynı sene içinde annem güle hamile kaldı. Ondan sonra olanlar oldu işte.

Adam çocuk istemiyormuş , ki zaten evli ve çocukluymuş. Onlardan kaçmak için annemin yanına geliyormuş. Şimdi anneminde ben hamileyim demesiyle sana geleceğime evimde kalırım daha iyi diyerek annemi terk etti. O sıralarda annem 4 aylık hamileymiş. Belirli bir dönem bunalıma girdi. Daha sonrasında çocuğu aldırmak istedi ancak alınmak için fazla büyümüştü.

Nasıl olduğunu hala anlamadığım bir şekilde bekledi ve gülü dünyaya getirdi. Birkaç ay sonrasında bir gün evde gülün ağlama sesleriyle uyandım. Biraz bekledim ama ses kesilmeyince odamdan çıkıp annemlerin odasının önüne geldim.

-" Anne Gül ağlıyor" diye seslendim ancak o cevap vermedi.

İntihar etmiş, bu kendine göre yük olan hayatta daha fazla kalamazmış. Beni bu görmeyen gözlerimle küçücük bir bebekle bir başıma bırakıp yine kaçıp gitmişti. Daha sonra güle benim bakamayacağım anlaşılınca onu yetimhaneye verdiler. Uzun bir süre kendimi suçladım.

Kardeşimin bir abisi varken kimsesiz gibi büyümesine sebep olan bu eksikliğimin altında ezildim. Toparlayamadım cesaretimi, gidemedim gülün yanına. Büyüdüğü zaman benim onun gerçekten abisi olduğumu anladığında ona ne derdim? Abin varken yetimhanelerde büyüdün çünkü ben kendine bile bakamayan yarım adamın tekiyim mi diyecektim?

En sonunda tüm cesaretimi toparlayıp gittim o yetimhaneye. Çok şey kazandırdı bana orası. Bir kardeş kazandırdı ve gülperiyi kazandırdı. Sevgiyi sevilmeyi öğrendim. Küçücük bir kız çocuğunun merakla beklediği biri olmak nasıl bir hismiş saat öğrendim.

Bir kadının sevdiği adam olmak nasılmış öğrendim. Sevginin yatlara katlara veya da sağlıklı bir bedene ihtiyacı yokmuş. Sevmek için bir kalp yetermiş. Önemli olan senin sevmeyi bilmenmiş.

Şimdilerde gülperi ve Gül sayesinde 21 yıllık ömrü boyunca mutluluk nedir bilmeyen o adam mutluluktan sarhoş oldu. Geceleri kederden kapanmayan gözlerim şimdi huzurla kapanıyor.

Sevgi iyileştirir, ruhu iyileştirir. Hayatın adil davranmadığı acılar içinde kalan bir ruhu iyileştirir. Gülperi benim yaralı kalbime panzehir oldu. Ben onunla iyileştim. Saatlerce suskun bir köşede oturan bir adamken onunla günlerce susmadan konuşmak , gezilmedik sokak oturmadık bank bırakmak istemiyorum.

Emre vardı birde , bu bir yıl içinde onu tanımıştım. Bizim mahallede oturuyormuş. Bir gün eve giderken elimdeki bastonu fırsat bilip beni gasp etmeye çalışan sokak serserilerinden kurtarmıştı beni. O gün bugündür kardeşim oldu. Beni bir abi yerine koyup elinden geldiğince yanımda olmaya çalıştı.

Hayatım bu üç kişiden ibaretti. Emre, Gül ve Gülperi. Bu kendi dünyasında yaşayan ölü adama yaşama sevinci veren insanlar. Onlarsız bir hayat düşünemiyorum.

Beni her görüğünde bağırarak Gökdeniz abi diye kollarıma atılan Gül olmasa ne yaparım bilmiyorum. Mahallede ayağım takılsa koluma girip aman abim dikkat diyen Emre olmasa o yolları nasıl yürürüm bilmiyorum.Ve bana her çimen gözlüm diyişiyle ruhumu canlandıran Peri'm olmasa bu kalp bir daha nasıl atar bilmiyorum. Tek bildiğim bir şey var o da bu üç insanın benim her şeyim olduğu. Onlarsız bir Gökdeniz olamayacağı.

Akan gözyaşımı elimle sildim. Hafifçe burnumu çekip oturduğum yerde dikleştim. Her zamanki gibi bankta oturmuş perimi bekliyordum. Biraz sonra o içimi titreten kokusunu duydum. Limon çiçeği... Benim kokusuna bayıldığım bir çiçekken şimdi de nefesim olmuştu. Gülümseyerek yan döndüm. Kollarımı açıp sarılmasını bekledim.

-"Çimen gözlüm" diyerek sıkıca beni saran perimle huzurla gülümsedim. Mutluluk tam olarak bu andı. Onun kollarımın arasında bana sarılırken ki hali mutluluğun resmiydi . Görmesem de hissetmek bile yeterdi. Ama en azından hayallerimde canlandırabilirdim o güzel yüzünü. Kollarımı küçücük bedenimden ayırarak yüzünü ellerimin arasına aldım.

-" Gülüm bana seni anlatsana, hayallerimdeki sen yetmiyor artık"

BÖLÜM SONU

KÖRDÜĞÜM SEVGİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin