𝐭𝐰𝐞𝐧𝐭𝐲 𝐟𝐨𝐮𝐫

1K 96 50
                                    

"Ya hyung! Sal beni, görmek istiyorum Jeongin'i artık!" Hyunjin, Jeongin'in odasının kapısının önünde Chan'ın onu engelleyen kollarından kurtulmaya çalışıyordu.

"Hayır dedim! Daha hazır olmadığını söyledi Minho. Niye bu kadar inatçısın sen?"

Hyunjin göz devirip geri çekildiğinde bu sefer sesini duyurmaya çalışmıştı. "Jeongin! Daha hazırlanmadın mı? Gireyim içeri lütfen!"

İçeriden bitmediğini söyleyen dört ses yükselirken hayalleri yıkılan adam sesli bir nefes vermişti. "Saatlerdir içeride ne yaptıklarını çok merak ediyorum gerçekten."

"Onlar bir ittifak oluşturdu artık, hayatta engel olamazsın. Bence çok bulaşma, benim gibi bekle." Chan gururlanarak konuştuğunda kardeşi bir 'hah' sesi çıkarmıştı.

"Hanımcı olayım yani?"

Chan buna gıcık olurken gözlerini kısmıştı. "Seni de göreceğiz birazdan."

Yaklaşık 15 dakikanın ardından içeriden Felix, Seungmin ve Minho çıktığında kapıda bekleyen iki adam da meraklı meraklı bakınıyordu. Minho, Hyunjin'e dönerek eliyle içeriyi işaret etti. "Jeongin içeride. Seni bekliyor."

Hyunjin heyecanlı ve titrek bir nefes çekerken içine, odanın kapısını geçmiş ve kapatmıştı. Jeongin henüz görünmüyordu bu açıdan ve bu, onu daha da heyecanlandırıyordu. 

Birkaç adım attı, birkaç tane daha ve sonunda boy aynasında kendini inceleyen nişanlısını gördü. Tabii, bir saat sonra resmi olarak eşi olacaktı.

Jeongin, aynada arkasından kendisine bakan Hyunjin'i gördüğünde arkasını dönmüş ve gülümsemişti. Tabii, karşısındaki adamın onu böyle bir kıyafetle beklemediğini biliyordu. "Nasıl olmuşum?"

"Jeongin..."

"Bence de çok güzel olmuşum."

Hyunjin dili tutulmuş şekilde Jeongin'e yaklaşırken hala ne diyeceğini bilemiyordu. Çünkü uyumlu şekilde giyineceklerinden haberi yoktu ve bu onu çok mutlu etmişti.

"S-sen çok... Yakışıklı olmuşsun! Aynı zamanda çok da güzel! Ne diyeceğimi bilemiyorum şu an. Ayrıca saçların... Beyaz."

Dediği gibi beyaz saçlı genç ona gelirken ellerinden tutmuş ve verebileceği en güzel gülümsemeyi vermişti ona. "Yakışmış mı?"

"Çok yakışmış! Ayrıca kıyafetin de çok güzel!"

"Sen de çok yakışıklı olmuşsun."

Hyunjin, bugün evleneceği gencin dudaklarına bir öpücük kondurduğunda hala sakinleşmeyen kalbine gülmüş ve sarılmıştı ona. Kokusunu iyice içine çekerken içinden Tanrı'ya şükürlerini sunuyordu. 

"Ben bu Jeongin'i de çok sevdim bu arada." dedi giydiği takımdan bahsederek. 

"Ah, evet ben de seviyorum iki tarzımı da ama..." Sanki sır veriyormuş gibi geri çekildi ve elini ağzına perde yaptı, kulağına eğildi. "Gece kesinlikle böyle olmayacağım." 

Hyunjin'i iyice heyecanlandırırken tamamen kollarından sıyrılmıştı. Aynaya dönüp kendini son kez kontrol ederken arkasından beline sarılan kollara baktı. "Benim için hiç fark etmez güzelim, ikimizin de tatmin olduğuna emin olacağım."

Karnında buluşan eller aşağılara ilerlerken Jeongin hemen onu durdurmuştu. "Nikaha 1 saatten az kaldı ve kesinlikle şu anki görüntümü dağıtmak istemiyorum. Ne istiyorsan geceye sakla."

boy with white skin | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin