Biraz yorum yapsanız fena olmaz akşama da bölüm atabilirim
Felix'in uykuya dalmasından bir iki saat geçmişti. Jeongin, sarışının uyduğundan iyice emin olduktan sonra üstündeki örtüyü yavaşça kaldırdı ve sessiz olmaya çalışarak odadan çıktı.
Koridorda kimsenin olmaması işine gelmişti.
Üstündeki hırkaya daha sıkı sarıldı. Gergindi ve nereye gideceğini bile bilmiyordu. Tabelalara bakarak anlamaya çalışıyordu sadece.
Tüm katı gezmişti, hatta bir hemşireyle de karşılaşmıştı ama aradığını bulamamıştı. Tam geri dönecekken duvarda asılı duran hastane planını gördü.
Neyin nerede olduğunı öğrendikten sonra sağ tarafında kalan asansörlere binmiş, aşağı katı tuşlamıştı.
Asansörden çıkınca yine tabelalara baktı. Şansını deneyip sağ tarafa gitti ve yenidoğan yoğun bakım ünitesi yazısının olduğu yeri gördü. Titrek bir nefes aldı ve daha sıkı doladı kollarını birbirine.
Kalbi hızlı hızlı atıyor, içten içe korkuyordu göreceklerinden. Camın önüne geldiğinde gördüğü bir sürü kuvöz ve içlerindeki bebekler nefesini tutmasına nefen olmuştu.
Bir sürü bebek... Hepsi sevgiye aç ve ilgiye muhtaç.
Pişman olmuştu. Geri dönmeliydi. Gözlerini kapatıp hızla arkasını dönmüş ve adımlamıştı ama birkaç adım sonra durdurdu kendini.
Sık sık nefeslerinin arasında gözlerini kapatıp açtı ve sakinleşmeye çalıştı. Bu sefer daha kararlı bir şekilde döndü.
Hangi bebek onundu bilmiyordu. İsimleri okuyamıyordu ya da bir kısmı görünmüyordu. İstemsizce gözleri camın önündeki kuvöze takıldı. İçindeki bebek çok küçük görünüyordu.
O sırada bir odadan çıkan hemşirenin gözü oraya takılmış, dikkatini çekmişti.
"Beyefendi." dedi kısık bir sesle. Yine de yankı yapmıştı zaten.
Jeongin irkilerek arkasını döndüğünde ona gelen hemşireyi fark etti. Paniklemişti. Yanlış bir şey yapmıyordu ama panik olmuştu.
"Bebeğinizi görmeye mi geldiniz? Bu saatte göremezsiniz maalesef."
Jeongin ne diyeceğini bilememişti. "Ben... Bilmiyordum."
"İsmi neydi?"
"Efendim?"
Hemşire sorusunu tekrarladı. "Bebeğinizin ismi neydi? Size onu gösterebilirim."
Bir süre duraksasa da cevapladı. "Soojin."
"Ah, şanslısınız. Bakın, camın önündeki sizin bebeğiniz. Eşiniz her gün birkaç defa ziyarete geldiği için küçük hanımefendiyle pek bir yakınız."
İncelediği küçük bebek onun bebeği miydi? Dönüp tekrar baktı. Aslında düşününce, kendine benziyordu. Elindeki eldivenler de kendi aldığı eldivenlerdi.
Hyunjin... Demek hep buraya geliyordu. Onu görmeyeli uzun zaman olmuştu, en azından öyle hissediyordu.
"Sabah saat 8 gibi gelirseniz görebilirsiniz. O zaman çok kalabalık olmuyor ve bebeklerin kontrolleri yapılıyor sırayla."
Gözü sadece o küçük bebekteydi. Bir şey demiyor, tepki vermiyor hatta hareket bile etmiyordu.
"Merak ettiğiniz bir şey varsa sorabilirsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy with white skin | hyunin
Ficção AdolescenteCiddi ilişkilerden korkan ve kendi eğlencesine bakan Jeongin'in, tek gecelik bir ilişki yaşadığı Hyunjin'den sonra onu unutamamasıyla fikri değişir.