𝐭𝐰𝐞𝐧𝐭𝐲 𝐟𝐢𝐯𝐞

1.5K 102 42
                                    

Beyaz dantelli takımımı son kez aynada kontrol ettikten sonra derin bir nefes almış ve adımlarımı odaya yönlendirmiştim. Her şey ilkmiş gibi hissettiriyordu ve bu, tüm heyecanımı ikiye katlıyordu. 

Odaya girdiğimde Hyunjin'i sadece iç çamaşırıyla görmüş ve nefesimi tutmuştum. Bir şeylerle uğraştığı çekmecelerden bana döndüğünde baştan aşağı süzmüştü beni. Gözlerinin nasıl parladığını buradan görebiliyordum bile. Ve nasıl karardıklarını.

Yavaş adımlarla tam karşımda durduğunda bir elini belime yerleştirmiş, diğerini ise alnıma düşen tutamları kulağımın arkasına itmişti. "Aklımı başımdan alıyorsun. Beni bu kadar heyecanlandırman bir suç olmalı."

"O zaman bundan sonraki hayatımıza iki suçlu olarak devam edeceğiz." dedim gülerek. Beni belimden daha çok kendine çektiğinde iki elini de kalçama yerleştirmişti. Dudaklarıma atıldığında kollarımı boynuna sarmakta geç kalmamıştım. Uzun sarı saçlarını çekiştirirken dudaklarımın arasından geçirdiği diliyle inledim. Kalçalarımı sertçe sıkıyor ve dudaklarıma eziyet ediyordu. Dişlerimi dudaklarına geçirmiş ve ondan da bir inleme kazanmıştım.

Kalçamdaki ellerini bacaklarıma indirip beni kucağına aldığında boynundaki kollarımı sıkılaştırmış ve dudaklarımı boynuna yöneltmiştim. İnce tenini hızlıca öpüp emerken geniş yatağa gelmiş ve beni yavaşça yatağa bırakmıştı. Geri çekilip gözlerimin içine bakarken yanağımı okşuyordu. Geri çekilip beni birkaç saniye izlemiş ve ne kadar güzel olduğumu bir kez daha söylemişti. Siyah çarşafların arasında beyaz tenimle parlıyor olmamın ne kadar hoşuna gittiğini biliyordum. 

Az önce uğraştığı çekmecelere gidip birkaç şey alırken yatağın tam karşısındaki, duvarı kaplayan ayna dikkatimi çekmişti. Yüzümde bir gülümseme oluşurken eşime bakmış ve kıkırdamıştım. "Bunu yapacağını biliyordum."

Bana bakıp neye güldüğümü anlamaya çalıştığında aynayı işaret etmiştim. O da gülerek karşılık verirken elindeki malzemelerle yanıma geri gelmiş ve belimden tutup beni yatakta daha yukarı çıkartmıştı. Sonra kalkıp dizlerimin üstünde durmamı sağladı.

Kırmızı ipleri bileğime bağlayıp uçlarını da yatağın tavanındaki bir halkaya bağladığında sadece onu takip ediyordum. Şimdiden bunun fazlasıyla hoşuma gittiğini söyleyebilirdim. Hayır, acı çekmekten zevk alan bir mazoşist değildim, onun da acı çektirmekten zevk alan bir sadist olmadığını biliyordum. Sadece ikimiz de bu tarz oyunları seviyor ve birbirimizin zevk alması için çabalıyorduk her seferinde. 

"Sıkı bağla, çıkarmak için uğraşacağımı biliyorsun."

Sırıttı diğer bileğime başka bir ipi geçirirken. "Merak etme bebeğim, sevişirken yaptığın şeyleri ezbere biliyorum." 

Sözleri karnımda kasılmalara sebep oluyordu. 

Ellerim bağlı bir şekilde dizlerimin üstünde beklerken elini boynuma yerleştirmiş ve kafamı geri çekmişti. Bunu yapar yapmaz dudaklarıma az öncekinden daha sert bir şekilde atıldığında iki elimle de ipleri tutmuş ve çekiştirmiştim. Ona dokunmamak berbat hissettiriyordu. Ben bu ipleri çözemesem bile çözdüreceğimi biliyordum. 

Sertçe dudaklarımı emen dudaklarını ısırdığımda ve dilimi diliyle buluşturduğumda ensemden daha çok çekmişti beni. Belimdeki eli iyice sıkılaşırken üstümdeki geceliği kaldırmış ve direkt tenimle temas etmişti. Yavaşça yukarılara hareket ettirirken sağ göğsüme gelmiş ve sesli bir inleme çıkarmama sebep olmuştu. Tabii ki de beni en hassas kısmımdan vuracaktı. Parmaklarıyla göğüs ucumu sıkıştırırken inlemelerim sert öpüşmemiz arasında kayboluyordu. 

boy with white skin | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin