𝐭𝐰𝐞𝐧𝐭𝐲 𝐧𝐢𝐧𝐞

909 89 21
                                    

Medyadaki şarkıyı kesinlikle öneriyorum.

(Hyunjin)

Duyduğum sesler yüzünden uykumdan sıyrılırken yanımda yatan Jeongin'in ağlamasını duymak beni korkutmaya yetmişti. 

"Jeongin?"

Kabus görüyor olmalıydı. Onu sarsıyordum ancak bir şeyler mırıldanıp ağlamaktan başka bir şey olmuyordu. İyice paniklemiştim ve elim ayağıma dolanmıştı.

"Jeongin? Güzelim, uyan lütfen."

Onu sarsmaya devam ederken bir yandan da gözyaşlarını siliyordum. 

Ne yapacağımı bilemeyip Jeongin'i doğrulturken ona sarıldım. Bir yandan sarsıyor bir yandan da onun yaptığı gibi adını sayıklıyordum.

Birkaç dakika sonra gözlerini açtığında önce etrafına bakmış sonra tekrar ağlamaya başlamıştı.

"Jeongin? Geçti bebeğim, sakin ol. Sadece bir kabustu. Gerçek değildi. Şşş, sakin ol."

Kollarını boynuma sarıp hıçkırıklarla ağlamaya devam ederken bir kolumla onu sarmış, diğer kolumu da komodine uzatmış suyu almıştım. 

Sımsıkı sarıldığı boynumdan onu uzaklaştırarak gözyaşlarını tekrar tekrar sildiğimde elimdeki bardağı dudaklarına yaklaştırdım ve suyu içirdim. 

Nefeslerini fazlasıyla düzensiz alırken hala sakinleşmemiş olsa da suyu içmişti. Bardağı elinden alıp bir bardak daha içmek isteyip istemediğini sorduğumda tekrar sarıldı. Şimdi hıçkırmasa da sessiz sessiz omzumda ağlıyordu. Ne gördüğünü çok merak etsem de önceliğim sakinleşmesiydi.

Sırtını, saçlarını okşarken bir yandan da omzuna ve yanaklarına öpücüklerimi sıralıyordum. "Geçti, ağlama, geçti, sadece bir kabustu..."

"Hyunjin..." dedi içine kaçmış sesiyle. Geri çekilip gözlerime baktığında ellerimi yanaklarına yerleştirip tekrar silmiştim ıslaklıkları.

"Çok kötüydü... Çok gerçekçiydi."

"Ama gerçek değildi güzelim. Bak şu an iyiyiz, bir sorun yok."

Gözlerini kapatıp derin nefesler almaya çalıştı. Tekrar başını omzuma yerleştirdiğimde bir yandan saçlarını okşuyor bir yandan da öpücükler bırakıyordum sakinleşmesi için.

"Benim... Bizim... Bir bebeğimiz vardı. B-ben hamileydim..."

Anlatmaya başladığında titrek bir nefes çektim içime. Bu kadar çok düşünüp kendini yorması canımı sıkıyordu. Rüyalarına bile girmişti.

"Biz çok mutluyduk önce," Gülümsedi. "Her şey çok güzeldi. Evimizin bahçesindeydik, hava çok güzeldi. Bahçede oturuyorduk beraber." 

Bu sefer kaşları çatıldı, yüzündeki gülümseme silindi. "Sonra... Sonra sen bir anda kayboldun. Aradım seni her yerde. Önce eve girdim, her yere baktım koskoca evde ama yoktun. Tekrar bahçeye çıktığımda her yerin dağılmış olduğunu gördüm. Hava da az önce çok güzel olmasına rağmen bir anda kararmıştı. Böyle her an bir fırtına çıkacakmış gibiydi. Adını seslendim ama sen yoktun." 

Tekrar akmaya başlayan yaşlarını sildim. Anlatmakta zorlanıyordu artık.

"Sonra bir anda karnımda büyük bir acı hissettim. O kadar kötüydü ki... Çok endişelendim bebeğimiz için. Sanki her şey mahvolmuştu bir anda. B-bir baktım..." O anları tekrar yaşıyordu sanki. Gözündeki korku katlanıyordu. "Bacaklarımda, her yerde kanlar..." Tekrar hıçkırarak ağlamaya başladığında daha sıkı sardım kollarımı. 

boy with white skin | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin