𝐧𝐢𝐧𝐞

1.9K 201 174
                                    

Biraz yorum rica edebilir miyim lütfen? Teşekkürler.

Hyunjin'in makarna için attığı çığlıklar yüzünden bozulan ortamla Jeongin derin bir nefes aldı.

"Ay, tutmamış. Tutmamış!" Hyunjin makarnalarının gitmediğini görünce derin bir nefes almış ve yemeğin diğer adımlarına geçmeye başlamıştı. Mutfakta hızlı biriydi. Abisi ve Minho gelene kadar yetiştirebileceğini düşünüyordu.

Jeongin, Hyunjin makarnalarının kurtulmasının sevinciyle yemeğini yapmaya devam ederken fotoğraflara geri dönmüştü. Geri kalan fotoğrafları çok incelemeden az önce kalktığı bar sandalyesine geri yerleştirdi. Hyunjin'in yüzünde bir gülümsemeyle yemek yapmasını keyifle izleyecekti.

***

"Ben bakarım!" Çalan kapıyla Jeongin yerinden zıplamış ve kapıya koşmaya başlamıştı. Yanlış yöne gittiğini fark eden Hyunjin ise kahkaha atmaya başlamıştı. "Orada değil, aptal. Sol taraftan."

Jeongin, Hyunjin'in dalga geçmesine takılmayıp yönünü değiştirdi. Önce kimin geldiğini merak ediyordu. Kapıyı bulup açtığında beklediği tek bir kişiydi ancak karşısında hem Minho hem de Chan yüzlerinde garip bir ifadeyle duruyordu.

"Hoş geldiniz!" Jeongin onlardan daha heyecanlı gibiydi. "Minho hyung, hoş geldin ve sen de Chan hyung olmalısın. Beraber gelmenizi beklemiyordum, ahahaha. Neyse, geçsenize içeri. Dikilip kalmışsınız orada."

"Merhaba... Jeongin? Hyunjin senden çok bahsetmişti. Yüzyüze tanışabilme fırsatını bulduğumuz için sevindim. Memnun da oldum." İlk konuşan Chan olmuştu.

"Ah, şey, öyle mi yapmış Hyunjin? Ben de memnun oldum."

İkili konuşurken ve Chan takım elbisesinin ceketini çıkartırken Minho hala kapının önünde kalmış bekliyordu. Neyi beklediğinden emin bile değildi. Evin önüne geldiğinde tam güvenlikle konuştuğu sırada Chan da arabasıyla gelmişti ve o şekilde karşılamışlardı. Chan'ı gördüğünden beri ilk görüşte aşkın gerçekliğini kabullenmişti. Tam anlamıyla dibi düşmüştü.

Chan için de farklı sayılmazdı. Güvenlikle konuşan adamı görür görmez hem güzel hem de yakışıklı olmasından fazlasıyla etkilenmişti ve işlerini bırakıp Hyunjin'e uyduğuna şükrediyordu.

"Minho hyung? Alo? Orada mısın?" Jeongin'in elinin önünde sallanmasıyla girdiği trans halinden çıkmıştı Minho. "Ha? Evet. Girmeyi unutmuşum. Ne bağırıyorsun dibimde be?" garip bir şekilde çıkışmıştı.

Ona şaşkınca bakan Jeongin ve gülmemek için zor duran Chan'ın bakışları altında içeri girdi.

"Hoş geldiniz! Chan hyung ve... Minho? Evet, Minho. Hoş geldiniz. Yemeğin olmasına çok çok az kaldı siz şey yapın. Şey, ney? Iıı, hah koltuklara geçin siz, rahatınıza bakın."

"Hyunjin, ben buraya ilk defa gelmiyorum canım kardeşim. Sakin ol. Sen yemeğe dön, rahat ol. Değil mi Minho. Biz rahatız?" Son soruyu şaşkınca bakışlarını Jeongin, Hyunjin ve Chan arasında gezdiren Minho'ya çevirdi.

"E-evet." Öksürdü. "Evet," Nedensizce utanmıştı. 

Hyunjin anladığını belli etmek için kafasını salladı. 

Sadece birkaç dakika sonra Hyunjin yemeğin hazır olduğunu söyleyip yemek odasına çağırmıştı misafirlerini. Servisi de kendisi yapacağını söylemişti.

boy with white skin | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin