Yıllar sonra, Soojin büyüyüp güzel bir genç kız olduğunda İngiltere'deki yaşamları iyi bir şekilde devam ediyordu. Hyunjin ailesinin şirketinde çalışırken Jeongin de bir müzik şirketinde vokal koçluğu yapıyordu.
Biraz değişmişti hayatları ama kimsenin şikayeti yoktu.
Soojin ise gittiği güzel sanatlar lisesinde müzik bölümünü seçmiş, başarıya giden yolu tırmanıyordu hızla. Açtığı YouTube kanalında şimdiden coverlarını paylaşıyor, yavaş yavaş ünleniyordu.
"Bak, a harfini açmadan daha sıkı bir şekilde söylemen lazım." Jeongin kızını uyarıp şarkıyı tekrar etti. "Dene bir."
Soojin kafasını sallayıp denediğinde yine başarısız oldu. "Of! Bu şarkı çok zor!"
"Pes etmek yok, dene bir daha hadi."
Sakinleşip nefesini iyice toparladı ve tekrar söyledi şarkıyı, bu sefer olmuştu.
"Bak, yaptın işte. Gerilmene gerek yok."
Soojin gülümseyip şişesindeki suyundan birkaç yudum aldı. "Tamam, iyiyim."
Sadece katılacağı yarışma için gergindi. Engel olmaya çalışsa da etkiliyordu bu stres onu.
"Bu yarışma dünyanın sonu değil, kendini bu kadar sıkma. Daha lisedesin, önünde yıllar var."
"Evet ama sizi gururlandırmak istiyorum. Özellikle seni. Yıllardır çalıştırıyorsun ama henüz bir ödül alamadım." Üzgünce konuştu.
"Senin ödül alamamanın sebebi bu zamana kadar sadece bir yarışmaya katılman. Onun dışında sürekli okulunda birincisin, hocaların seni bana övüyor, gayet yeteneklisin. Ben seninle zaten gurur duyuyorum bebeğim, canını sıkma. İlla altın madalya almana gerek yok."
Jeongin kızının uzun saçlarını okşayıp gülümsedi. "Hadi bugünlük bu kadar yeter. Baban gelene kadar yemek hazırlayalım."
Soojin'in yemek yapmakta da iyi bir yeteneği vardı, bu konuda Hyunjin'e çekmişti.
"Meyve suyu var mı dolapta? Canım çekti."
Jeongin kıkırdayıp merdivenleri çıkmayı bitirdi. "Hamileyken çok meyve suyu içtin diye mi böyle oldun sen acaba? Daha bugün üç koca bardak içtin Soojin."
"Olabilir, sen de bir keresinde altı kutu içmişsin! Ne var bunda?"
Jeongin, kızının bunu bilmesiyle gözlerini açtı sonuna kadar. "Hyunjin baban gelsin de göstereyim ben ona gününü. Hep ondan yüz buluyorsun bak. Ayrıca, ona da çok güvenme, o gün geri kalan meyve sularını çöpe atmıştı."
Kollarını bağlayıp önden yürümeye başlarken Soojin kahkaha attı. "Sen hala sinirlisin sanki o konuda, ne dersin?"
"Ne alakası var? Hiç de bile."
"Hadi hadi. Gayet de belli işte. Yıllar geçmiş üstünden baba, unut artık."
"Ben o meyve sularını alacağım diye şirketin o gıcık kızlarına katlanmak zorunda kalmıştım! Çok büyük savaşlar vermiştim!"
"E ama babam ikna etmiş sonra seni, sen de kabul etmişsin. Neden hala gıcık oluyorsun anlamadım."
"Bilmem, o zaman çok tatlı ikna etmişti o yüzden kanmıştım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy with white skin | hyunin
Teen FictionCiddi ilişkilerden korkan ve kendi eğlencesine bakan Jeongin'in, tek gecelik bir ilişki yaşadığı Hyunjin'den sonra onu unutamamasıyla fikri değişir.