𝐞𝐥𝐞𝐯𝐞𝐧

1.7K 177 127
                                    

"Sen mi?"

"Evet. Konservatuvar okuyorum ya hani ben. Sekiz yaşından beri de piyano çalıyorum. Çalınacak parçalar buradadır zaten değil mi?"

"E-evet. O zaman, aşağı inelim."

Birlikte aşağı inmişler ve Jeongin de nota kağıtlarını incelemeye başlamıştı. Toplamda 5 parça vardı ve hepsini de biliyordu. Merakla ona bakan Hyunjin ve çalışanına sorun olmadığını belli eden bir kafa işareti yaptıktan sonra karşısındaki iki adam da rahat bir nefes almışlardı.

Kutlama alanı yavaş yavaş dolmaya başladığında Chan ve Minho da gelmişti. Hyunjin gelen davetli iş insanları ile konuşurken Chan da bir süre sonra ona katılmış ve Jeongin, Minho ile yalnız kalmıştı. 

Minho'un giydiği sırtı transparan takım elbise fazlasıyla dikkat çekiyordu. O da Chan ile içeri giriş yaparken flaşlar altında kalmış ve biraz rahatsız olmuştu. Hyunjin ve Jeongin ikilisine zıt olarak poz vermişlerdi sadece. 

İki kardeş sessizce etrafı izlerlerken Jeongin yanlarından geçen garsondan alkolsüz bir içecek istemişti. Bu gece sarhoş olup rezil olmak isteyeceği son şey bile değildi. İçeceği aldıktan sonra Minho ona dönüp konuştu.

"Chan kutlamadan sonra biraz vakit geçirmek istedi."

"Canım shipim ya, iyi ki tanıştırdım sizi." Gururla konuşmuştu.

"Cidden teşekkür ederim Jeongin-ah."

"Mutlu ol da başka bir şey istemiyorum."

"Olurum ben mutlu, sen kendine dikkat et."

"Bu akşam piyano çalacağım."

Minho kardeşine merakla baktı. "Nerede?"

"Burada. Bugün gelecek piyanist gelemiyormuş. Hyunjin yeni bir piyanist bulamayacağı için stresliydi ben de ben yaparım dedim."

"Vay canına, seni uzun zamandır sahnede göremiyordum."

"Ben de heyecanlıyım biraz. İnsanların önünde çalmak önemli değil de Hyunjin'in önünde çalacak olmak... Heyecan verici."

"Bebek misin sen ya? Bebek ekmek."

"Ya! Milletin içinde rezil etme beni."

"Ben Chan'ın yanına gidiyorum. Görüşürüz bebeğim."

"Hadi git git. Beni de rahat bırak."

Şakayla karışık ufak tartışmadan sonra Jeongin yine yalnız kalmıştı. En azından öyle düşünüyordu. Yanına birinin geldiğini fark etti.

"Merhaba."

"Merhaba." Adamı tanımadığı için garip bir yüz ifadesi kondurmuştu yüzüne.

"Sizi daha önce görmemiştim. Hangi şirkettensiniz acaba? Çok genç görünüyorsunuz, stajyer misiniz?"

"Ah, ben herhangi bir şirkette çalışmıyorum. Bay Hwang'ın davetlisiyim."

"Öyle mi? Ben Hyunjin'in liseden arkadaşıyım. Adım Lee Tangwoo. Sizin adınızı da öğrenirsem çok memnun olacağıma eminim." Adamın gülümseyişi Jeongin'e gıcık gelmişti.

"Lee Jeongin."

"Senin gibi güzel bir ismin varmış, Jeongin. Çok memnun oldum."

boy with white skin | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin