*5 ay sonra*
"Güzelim?"
"Banyodayım!" diyen Jeongin'in sesini takip edip banyoya geldiğimde makyaj yaparken bulmuştum onu. "Hadi çıkmamız gerek." dedim acelemiz olduğunu belirtmek için.
"Tamam~" rujunu sürmeyi bitirip bana döndüğünde. "Nasıl olmuş?"
Böğürtlen rengindeki yeni rujundan bahsediyordu. Oldukça çekici göründüğünü kabullenmeliydim. "Jeongin, bu zamana kadar hiçbir zaman tarzına, ne giyeceğine, makyajına falan karışmadım sevgilim, biliyorsun," Kaşları çatık bir şekilde onayladı söylediklerimi. Bu haline gülmemeye çalışıp devam ettim. "Ama bu ruju sürmesen mi?"
Kalkan kaşlarıyla yavaştan sinirlenmeye başladığını anlamıştım. "Nedenmiş o?"
Daha fazla dayanamayıp gülümserken, "Çok güzel olmuş, sanırım kıskandım."
İfadesinin yumuşamasıyla elini kalbine götürüp sesli bir nefes verdi. "Bir an gerçekten saçma sapan şeyler söyleyeceksin sandım, korktum."
Birkaç adımda dibine girip kollarımı ince beline sardığımda kıkırdadı. "Çok güzel olmuşsun, her zamanki gibi. Aklımı başımdan aldığını söylemiş miydim?"
Düşünür gibi yapıp güldü. "Evet, milyon kez ama bir kez daha söylemende hiçbir sakınca görmüyorum."
Daha yeni ruj sürdüğü dudaklarına yaklaşırken duymak istediğini verdim ona. "Aklımı başımdan alıyorsun." Dudaklarımızı birleştirirken kısa tutup çekildiğinde kaşlarımı çattım. "Rujumu bozmana izin veremem."
"Rujun benden daha değerli olamaz." dedim dalga geçerek. Tekrar dudaklarına yaklaşıyordum ki elini koydu aramıza. "Hayır, zar zor sürdüm ve şu an gayet mükemmel duruyorlar. İstersen gece bozarsın ama şimdi olmaz."
Oflayıp geri çekilirken kıkırdamıştı bu halime. "Hadi çıkalım artık." dedim. Asıl amacımı unutmuştum onun yüzünden. Aklımı başımdan alıyor diye boşuna söylemiyordum.
Bir hafta önce İngiltere'ye gelmiştik ve 2 gün sonra da geri dönecektik. Asıl önemli şey ise bugün ona evlenme teklifi edecektim. Şu an şık bir yere yemeğe gideceğimizi düşünüyordu ama yanılıyordu. Gideceğimiz restoranı kapattırmıştım ve Chan hyung, Minho, Felix, Changbin ve son olarak da Seungmin bizi orada bekliyorlardı. 10 dakika önce Chan bana hazırlıkların bittiğinin haberini vermiş ve çağırmıştı.
Kiraladığımız evden çıkıp arabaya bindiğimizde makyajını aynadan kontrol edip edip durmasına gıcık olmaya başlamıştım. "Gayet güzel işte daha neyine bakıyorsun?"
"Hyunjin biliyorum çok güzelim ama kıskançlığın hiç sırası değil canım."
Göz devirip yola odaklandığımda daha yolumuz olduğunu biliyordum. Deniz kenarında bir restorandı gideceğimiz yer ve biraz ters kalıyordu. Sıkılmamak adına müzik açtığımda eşlik etmesiyle gülümsedim tekrar. Sesi gerçekten çok güzeldi.
Yaklaşık 45 dakika sonra restorana geldiğimizde gelen valeye arabayı teslim etmiş ve göz kırpmıştım. Bu akşam burada olan çalışanlarla bile planımı tekrarlamıştım. Bir hata olmasını kesinlikle istemiyordum. Aslına bakılırsa o kadar özel bir evlilik teklifi planlamamıştım ama Jeongin'in bu tarz şeyleri çok da takmayacağını biliyordum.
İçeri girdiğimizde karanlıkla karşılaşınca kaşlarını çattığını anlamıştım. Arkasına döndüğünde ve beni göremediğindeyse daha çok gerilmiş olmalıydı çünkü onu orada bırakmıştım. Arkasından yürüdüğümü düşünmüştü ama yanılıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy with white skin | hyunin
Novela JuvenilCiddi ilişkilerden korkan ve kendi eğlencesine bakan Jeongin'in, tek gecelik bir ilişki yaşadığı Hyunjin'den sonra onu unutamamasıyla fikri değişir.