(bölümü mantık hatası olduğu için yayımdan kaldırmıştım)
--------
Karşımda oturup benimle kahve içen kişinin çocukluk arkadaşım olan Seungmin olduğuna hala inanamıyordum. Hele bunca zamandır abimin kedilerinin doktorunun bu Seungmin olduğuna hiç inanamıyordum. Bunca zamandır bu kadar yakınımda mıydı?
"Çok... Değişmiş görünüyorsun." Tereddüt ederek söylediği şeye gülümsedim.
"Gerilmene gerek yok. O kadar yıldan sonra... Herkes çok değişir. Tabii böyle bir değişim beklediğini sanmıyorum."
Ellerini havada reddeder gibi salladı. "Hayır, hayır. Yanlış anlama lütfen. Aslında oldukça yakışmış bu tarz sana. Ve görünüş olarak... Aşırı güzelleşmişsin." Sözleri beni utandırırken sessizce teşekkür ettim.
"Ama sen hiç değişmemişsin. Hala aynı köpekçik." Dediğim şeyler gıcık olarak bağırırken kahkaha attım. Çok garip ama güzel bir ortam vardı.
"Aslında bu zamana kadar çok yakınımdaymışsın, Seungmin hyung."
Anlamayarak kaşlarını çattığında "Nasıl yani?" demişti.
"Soonie, Doongie ve Dori'nin sahibi Lee Minho. Benim kuzenim oluyor. Onlarla birlikte yaşıyorum. Teyzem ve abimle. Artık kuzen demiyoruz bile buna."
"Minho senin abin mi?" diye şoka girmiş bir şekilde sorduğunda kafamı sallayarak onayladım onu. "Böyle bir şey nasıl olabilir ki..? Tüylerim diken diken oldu!"
Gerçekten o kadar uzun zaman olmuştu ki onu görmeyeli... Zamanın bir kez daha ne kadar acımasız olduğunu hatırlatmıştı bana. Küçükken tek yakın arkadaşımdı. O yaşlarda fazla utangaç bir çocuktum. İster istemez asosyalleşmiştim ama Seungmin duvarlarımı bir şekilde yıkmayı başaran tek kişiydi.
En son onu onların öldüğü gün görmüştüm. Annesinin kucağındayken bahçe kapılarının kenarından beni izliyordu. Ağlıyordu bir de. Bense tepki verememiştim. Sonra bir daha da bulamamıştım onu.
Aklıma gelen Hye Soo teyzeyle ona döndüm. "Hye Soo teyze nasıl?"
Seungmin sorumla sessizleşirken kötü bir şey olma ihtimali içime düşmüştü. Onu gerçekten çok severdim. "Bir şey mi oldu ona?"
Kafasını sallayarak tekrar göz göze gelmemizi sağladığında "Onu görmek ister misin?" diye sordu.
"Şimdi mi?"
"Bugün olması düşük bir ihtimal. Eğer haberleşebilirsek müsait olduğun bir gün seni ona götürmek isterim."
"Tabii, tabii ki! Onu görmeyi çok isterim! Lütfen numaranı yaz." deyip telefonumu uzattım.
Sohbetimiz uzarken ve hayatımızdaki belli başlı şeyleri birbirimize anlatırken onunla tekrar yakın olabilmeyi diledim. Yarım saat sonra kliniğe yeri döndüğümüzde Hyunjin'in oynama alanında Mia'yla oynadığını görmek beni gülümsetmişti. İkisi de yuvarlanıp duruyordu. Peki biz Hyunjin'in şirket yönettiğine emin miydik?
"Hangisi gerçek kedi acaba?"
Seungmin, bana dönerek sordu. "Siz... Sevgili misiniz?"
Jeongin bu kelimeye hala alışamamıştı. Onun bir sevgilisi vardı! Hem de o kişi Hwang Hyunjin'di. Başarılı, karizmatik, zeki, çalışkan ve yatakta- Evet, her neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
boy with white skin | hyunin
Novela JuvenilCiddi ilişkilerden korkan ve kendi eğlencesine bakan Jeongin'in, tek gecelik bir ilişki yaşadığı Hyunjin'den sonra onu unutamamasıyla fikri değişir.