Bölüm 56 - İnkar, Öfke, Pazarlık, Depresyon, Kabullenme

333 39 43
                                    

 Merhabalar Butimar'larım... Yine ve yeniden gıcır gıcır bir bölümle ben... Hayatın bazen acısının, bazen tatlısının, hatta ikisinin de birbirinin içine geçip kenetlendiği anların olduğunun bilincindeyken sanırım tam da tekrar hatırlatacak bölüme geldik. Arada sırada modum düşünce sürekli açıp izlediğim bir reels vardır ki denk gelemezseniz diye sizlere sözlerini paylaşmak istiyorum, tabi biraz da Irmak'ı göz önüne alarak da okuyun istiyorum bu sözleri...

Güçlü kadınlar asla pes etmez!

Bazen bir kahveye ihtiyacımız olabilir,

Bazen biraz ağlamaya,

Bazen günü yatağın içinde geçirmemiz gerekebilir.

Ancak biz her zaman DAHA GÜÇLÜ geri döneriz!

(Yatakta salya sümük ağlarken de seninleyiz Irmak veya Didem veya... Ona benzeyen her kadın!)

Söylemediğim zaman tamamen unutulduğunu görerek, ki etkileşimi de hesaba katarsak zaman harcıyorum, bir beğeni, iyi veya kötü(yapıcı eleştirisel) şekilde yorumunuzu eksik bırakmayın...
Unutmadan daha hızlı haberdar olabilmek, hikayeler hakkında story, reels ve iletişime geçebilmek adına,

Instagram: BiCeruVar

------------------------------------------------

'Edemezsin?'

'Edemez çünkü kendisini kaçırması gerek. Bu da imkansız.' Deha'nın açıklaması daha da dumur etti Irmak'ı. Başını usulca Dağhan'dan Deha'ya doğru çevirdiğinde açıklamanın yeterli gelmediği de yüz hatlarından anlaşılıyordu.

'Ailen biziz. Şoktayız ama gerçek bu. O abin, ben kardeşinim.' Deha önce abisini ardından kendini işaret ederken Pera daha çok dikkat kesildi. Irmak'ın gözlerindeki savaşa ince ince baktı. Kendinden emin duruşu bozulmuyordu fakat Pera'ya göre Irmak'ın o içindeki muhabere çok şey anlatıyor gibiydi.

'Sizin böyle alçakça oyunlar oynayacağınızı ummazdım. Bileğinizle savaşırsınız zannettim. Bu... Bu asalaklık, daha fazla dinlemeyeceğim. Karşıma geçip ailem olduğunuzu iddia ediyorsunuz ve buna inanmamı bekliyorsunuz! Diş bilediğim insanlarsınız. Aptalca bir plan. Resmen salaklık.' Hışımla sandalyesinden kalkıp ilerlemeye başladığında Pera yanındaki adamın da ayaklandığını fark etti.

'Bolluca değil, Göztepe Semiha Şakir çocuk yuvasında büyüdün, Ocak ayının, 19'unda bırakıldın, 1988 yılında. Doğduğun gün 19 ocak değil, 18 Ocak. Seni bırakan adamın isminin Ensar olduğunu öğrendin ama değildi, Ekrem'di. Sana yıllarca burs veren Ekrem. Yurda bırakıldığında üzerinde bu battaniye vardı.' Olduğu yerde kalmış kendilerine sırtı dönük kadınla Dağhan iç cebinden fotoğrafı çıkardığında Irmak sakince dönüp az önce kat ettiği yolu tekrar gelerek adamın uzattığı fotoğrafı parmakları arasına aldı. Dağhan eziyet eder gibi birbirine bastırdığı dudaklarını tekrar araladı, 'Üzgünüm, bunu bu kadar zaman sonra karşına getirmek istemezdim, çok önce yapmak isterdim ama sen Irmak değilsin. Sen Didem'sin.' Bakışları ufacık bebekte gezindikten sonra bir çocukta bir kadında dolaştığında parlamaya başlayan hareleriyle tekrar Dağhan'a çevirdi gözlerini.

'Niye dudağı patlamış?' titreyen sesine rağmen mırıldandığında Dağhan gözlerini sıkıca yumdu. Bunun şuan son bulmasını istiyordu. Karşısındaki kadının gözlerindeki acıyı görmek istemiyordu.

'Fuat, dövmüş o akşam, o yüzden erken doğmuşsun.' Bahsettiği şeyi net bir şekilde bilerek karşılık verse de Irmak başını sağa sola sallayarak arkaya doğru iki adım attı.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin