Bölüm 66 - Alıç, Aklını Alıç

343 42 37
                                    


Merhabalar Butimar'larım... Biricik canlarım, çiçeklerim ve böceklerim... Ne çok uzun bir ara vermişim, ne çok buralarda dolaşmadan kopmuşum sizden meğer yeni fark ediyorum. Halbuki neredeyse her hafta başına geçip bölümü yayınlayamadan koptuğum bir evredeyim. İnsanın arada sırada şalterleri atabiliyor, bazen kısa devre yapabiliyor ne yaparsınız. Ama çok çok çok kocaman özlemişim burayı. Yazdıklarımı size açmadan defalarca okumayı, düzenlemeyi, bazı bazı kendi kelimelerime gülmeyi, bazen de cümlelerime dudak büküp üzülmeyi. Biz bu ara biraz Irmak, veya Didem'de kalacağız anlaşılan o ki. İtirazı olup daha çok bu karakteri görmek istiyorum dediğiniz birisi varsa zevkle dikkate alırım o ayrı konu. Neyse ben yine canını çıkarana kadar konuşmayayım bir an önce sizleri bölümle baş başa bırakayım. 

Ali Cabbar kadar yükselmemiş olsa da albümün bence hem en iyi parçalarından birisi, hem de bu hikayede yananların hislerine tercümandır ''Bıçaklandım''...

Gününüz, gücünüzle güzelleşsin daima...

Sizleri bölüm duyuruları ve paylaşımımızın daha da çoğalması adına instagrama beklediğim gerçeğini atlamayalım lütfen...

Instagram: BiCeruVar

--------------------------------------

Telefon titreşiminin ince tınısı duyulmaya başladığında hepsinin bakışları etrafta gezinse de Nida anında televizyon ünitesinin üzerindeki cihazı alarak uzattı Pera'ya. Dağhan'ın aradığını fark edince kötü bir durum olma ihtimaline karşı gerilse de anında yanıtlamıştı salona yeni giren Elif hanıma rağmen.

'Dağhan.'

'Kadın... Bir daha söyle ismimi be.' Duyduğu rahat sesiyle gülümsese de ortamın müsait olmayışıyla dudaklarını ıslatıp kendinden bir şeyler söylemesini bekleyen kadınlarda gezdirdi gözlerini.

'Dağhan. Çekmiyor mu telefonun senin?'

'Hiç beklemezdim senin tüm ahaliyle otururken bile o nazlı sesini saklayacağını. Bir daha söyle.' Hattın diğer ucundan gülerek konuşması içini rahatlatırken gülümsemesini genişleterek dudaklarını ıslattı.

'Dağhan...' sesindeki biraz daha nazlı olan tonla beraber adamın kısık sesli kahkahasına gülümsedi.

'Hadi be... Utanırsın sandım.' Belli ki kendiyle uğraşası vardı fakat Pera'nın pabuç bırakmaya da niyeti yoktu.

'Şimdi net mi sesim?'

'Cam gibi. Kokun da net olsa teknolojiye bir kez daha teşekkür edebilirdim.' Romantizme geçiş sürecini bir miktar hızlandırmak istese de adamın bu dalga geçen tavrı yüzünden içi daha da rahatlıyordu aslında. Dağhan'ın bu kadar kendine rahat ve gülerek yürümesi demek Irmak'ın durumunun iyiye gitmesi demekle eş değerdi. Dağhan'ı biliyordu, Dağhan'ı bir tek kendisi değil, herkes biliyordu. Deha'nın üzerine titreyişinden kardeşlerine karşı nasıl tavır takınacağını cümle alem tahmin edebilirdi.

'Ne yaptınız? Doktorla görüştünüz mü? Var mı bir gelişme? İyi miymiş Irmak?' nefessiz arka arkaya dizdiği sorulara Nida, Elfe veya kendisi şaşırmazdı. Dağhan'da şaşırmazdı ancak Afitab sultan ve Elif hanım kadının meraklı halinin çenesine vurmasına şaşkınlıkla bakıyorlardı.

'Başladık yine mahşer sorularına.' Dağhan'ın baygın gözlerle baktığını tahmin ederek derin bir nefes aldığında gözleri Afitab sultan ve Elif hanımda dolaştı. 'Neyse, bizimkiler kalp krizi geçirmeden iyi haberi vereyim. Gözünü açtı Irmak. Durumu da iyi. Bu gece doktorun dediği gibi yoğun bakımda kalmaya devam edecek.'

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin