Bölüm 35 - Demek Yaramıza Deva Olmaya Geldin

395 43 72
                                    

Yeni bir bölümle geldim pandispanyalarım! Hepinize merhabalar! Yine bir akşam saatleriyken Pazartesi bölümünü getirdim. Bir miktar ağlatma ihtimalim yok değil sizleri ancak mutluluktan mı hüzünden mi orası hakkında yorum yapmayacağım. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur da bol bol yorumlarınızı okuyabilirim...

Söylemediğim zaman tamamen unutulduğunu görerek, ki etkileşimi de hesaba katarsak zaman harcıyorum, bir beğeni, iyi veya kötü(yapıcı eleştirisel) şekilde yorumunuzu eksik bırakmayın...
Unutmadan daha hızlı haberdar olabilmek, hikayeler hakkında story, reels ve iletişime geçebilmek adına,
instagram: BiCeruVar

---------------------------------------------------

Geldikleri koca ormanda yarım saate yakın onca adam dağılmış küçük bir kızı ve yaralı bir kadını arar haldelerdi. Olay gittikçe karmaşıklaşırken bile ortalıkta Marco'nun adamlarının olmaması Pera'yı rahatsız etmişti. Ne olursa olsun burada bir yerlerde o herifler de kendileri gibi ikisini arıyor olmalıydı sonuçta ama koca ormanda kendileri dışında kimsecikler yoktu. Neredeyse her taşı kaldırıp altına bakmışlardı ama ne o herifler ne de iki beden yoktu ortalıkta. Pera önlerinden ilerleyen Devrim'e göz attığında çevresinde sıkıntıyla dönmesini de gördü.

'İnsan yıllardır tanıdığı kadının saklandığı deliği nasıl bulamaz ya! Ah be Manya! Ah be kızım!' içten içe hem tedirgin hem de panik ruh hali adamı iyice esir alıyordu. Bakışları bir kez daha etrafta dolaştı Devrim'in. Belli ki nereye saklanabileceği konusunda bir tez yürütmeye çalışıyordu ancak defalarca kendine ulaştığı telefonu aramasına rağmen o konuşmadan sonra herhangi bir karşılık alamamıştı. Durum bu iken bulmakta daha zor hale geliyordu çünkü bir yerlerde bayılıp kalma ihtimali bile vardı kadının kan kaybı yüzünden. Daha da fenası Manya'yı buradaki herkesten daha çok tanınıyordu ve peşindekilerden kurtulabilmek adına insanın aklına hayaline gelmeyecek yerlere saklanabilme potansiyelini biliyordu, ki kendinden saklandığı zamanları göz önüne alınca iyiden iyiye telaş yapmaya başladı.

Az önce olan tedirgin halinin yerini büyümüş gözleri alırken bakışları da neredeyse bilek boyuna kadar su akan ufak dere boyunu buldu. Su alabildiğine az olsa da en az bir buçuk metre kadar aşağıda kalıyordu orası. Ki vurulmuş bir kadının inme olasılığı pek fazla da değildi. Fakat Manya için imkansız kavramı çok uzak sayılırdı ama Devrim için bu olasılık çok yüksek gelmiş olacak ki hızlıca o bir buçuk metrelik yerden aşağı atlamıştı bile. Elini sıkıca tutan Dağhan'ın parmaklarından kopup Pera'da ardından ilerlediğinde tüm olan biteni ancak fark edebildi. O dere yatağının çeperindeki oyuntudan Devrim'in kucağına çektiği kızla gözleri olabildiğince açıldı. Tepki veremiyor, elini dahi uzatamıyordu ama Devrim gayet sakin şekilde kucağına aldığı kızın saçlarını yüzünden çekmesini izlemekten de kendini alamıyordu.

'Korkacak bir şey yok, ben onun arkadaşıyım. Anlıyorsun değil mi beni?' telkin etmek istercesine ufak kızın gözlerine bakarak konuşurken bir yandan da hala o oyuntuda olan kadının elini tuttu, 'Manya, iyi misin?' önce kucağındaki ufaklığın iyi olup olmadığını kontrol ettikten sonra güç vermek istercesine avucu arasındaki Manya'nın parmaklarını da sıktığında Pera çoktan toprağa tırnaklarını geçirmeye çalışır seviyeye geldi. Zihni tamamen allak bullak olmuş, günler önce haberi olmayan ancak şimdi elini uzatsa tutabileceği mesafedeki evladıyla yüreği bile kendinden geçiyordu.

'Vurulmuş birine ilk sorman gereken soru bu olmamalı.' Zorlukla da olsa Pera Manya'nın da sesinin o oyuktan geldiğinden emin olduğunda Devrim'e yardımcı olmak adına elini uzatmıştı ki Dağhan'ın da aşağı atlamasıyla kalp krizi geçirmesine neden olacak kadar hızlı atan yüreğinin bilincine varabildi. Dağhan ufak kızı bir çırpıda Devrim'in kollarından aldığında adam da oyuktan Manya'yı kucaklamıştı ki Pera'nın bakışları yeniden titreyen ellerindeki kana bakan ufak kızın minicik ellerine döndü. Yüzünü göremese de titremesinden dahi anlayabiliyordu korkusunu. Öyle ki ne yapacağını bilemez halde ne gördüğünü kavrayamamış şekilde gözlerini bir an kırpmadan parmaklarındaki kızıllığa bakan bir çocuğu nasıl koruyup, saracağını şaşırdı ruhu. İçindeki girizgâh milyonlarca yılda sürüklüyordu ruhunu, acı, mutluluk, hüzün, kahkaha, gözyaşı, hepsi ama hepsi Pera'nın ruhunda birleşmeye başladı.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin