Bölüm 70 - Benim Hep Bir Planım Vardır

315 37 2
                                    

Merhabalar... Size bir miktar Turan demek istedim bugün. Bu hikayenin kahramanları o kadar sol tarafıma işli ki onlar hakkında ne vakit kendi kendime düşünsem vicdanımdan vuruldum. Kimine iyi kimine kötü olanlar benim için mükemmel bir kapıydı aslında. İşte tam da o yüzden bugün günlerden canım Turan...

Varlığın hayal dünyamda daim olsun dev cüsseli, kalbi kırık çocuk...

Bugün içimde Turan'ın asılı kaldığı zamanlardan birini yaşıyorum sanırım. Ah benim dev cüsseli küçük çocuğum, seni ne kadar zaman geçerse geçsin kalbimin her zaman bir köşesinde taşıyor olacağım. Bir başına ordu olmanı da, kalbin kırıkken konuşamamanı da zihnimden silemeyeceğim. Bir gün karakterlerden birisi çıkacak karşına ve sarılacaksın, o kim derlerse senin için aşırı derecede ısrar edeceğim. Ağlamamak için sıktığın dişlerine derman olmayı seni ağlatırken o kadar isterdim ki... Çocuk yaşında başını okşayabilmeyi, Turan yalnız değilsin demeyi... Anlatmaya kelimeleri yetiremiyorum bu noktada. Seni en çok sevilmeyen çocukluğundan  sevebilmeyi isterdim Turan. Küçücük bir kadına verdiğin değer yüzünden dünya üzerindeki en iyi adam olduğunu var saydım mesela. Dışarıdan bakılan bir göz ile bağımlı bir adam gibi görünsen de kalbindeki hazine için vazgeçtiğin bağımlılıklar yüzünden bir başka oldu yerin bende. Ufacık çocuğun karşısındaki utangaçlığınla, korkunla kucakladım seni. Bütün karakterlerin bir parçası vardı kalbimde ve senin ancak şimdi olabildi Turan. Sen geçen uzun zamanlar sonrasında Mabel Matiz'in kalbindeki Yeni Yaz oldun. Adını unuttuğun yerde durdun, Irmak'ı tanıdığından beri sevmenin sahrasındaydın, göğsüne yeni bir yazın ateşi düştü ve sen o yazı yine Irmak yaptın.. Çok güzel sevdin ve emin ol çok güzel sevildin benden yana Turan... Sen bu hikayede hep vardın, hep var olacaksın...

Sizleri bölüm duyuruları ve paylaşımımızın daha da çoğalması adına instagrama beklediğim gerçeğini atlamayalım lütfen...

Instagram: BiCeruVar

---------------------------------------------

'Fotoğraftakiler kim biliyor musun peki?'

'Annem. Bir de sen sanırım. Arkadaş mıydınız daha önce annemle?' sorusuna Turan başını sallayıp onay verdiğinde gerginlikten kuruyan dudaklarını ıslatarak gülümsemeye çabaladı.

'Arkadaştık ama biraz daha fazlası var. Bunu sana nasıl söylememiz gerektiğini bilmiyoruz aslında Deniz. Üzülmenden korkuyoruz biraz. Fakat sen bazı şeyleri anlayacak yaşta bir çocuksun. Değil mi annecim?' Irmak'ın konuşmasına yeniden başını salladı ufaklık. Ortamdaki gergin hal bir türlü evrilip kendine gelemezken Irmak toparlamak adına dudaklarını aralasa da bir anda duyduğu Turan'ın sesiyle kalakaldı.

'Senin baban benim.'

Korkarak çıkan sesine rağmen sanki boğazındaki o saçma hissiyat kaybolacakmış gibi Turan sertçe yutkunduğunda hala tepkisizce bir fotoğrafa bir kendilerine bakan ufaklığa odaklıyken koca cüssesine rağmen gözyaşını zor tutuyordu. Gözünün önünde kendi çocukluğu vardı, o isyankâr hali, kılı kıpırdamadan herkesi siktir edişi, yurt tuvaletinde gecelerce ağlayışı ancak gündüzleri ufacık bir yaprağın dahi kıpırdamadığı anlar. Ailesiz kalmanın acısını en iyi bilenlerden biriydi Turan. Üstelik imkanı olan birkaç biyolojik insan kendilerini kenara ittiklerinde ve tüm bu meseleleri çocuk yaşında dahi bir yetişkin gibi ayırt edebildiğinde fazlaca acımıştı canı. Halbuki çoğu insan Turan'ın vücudunda gizli bir zırh taşıdığını zannederdi, canı sıkılmaz, derisi kesilse kanı akmaz gibi. Ama şimdi, tam da şu anda çaprazında oturan bu ufaklık onun seneler önce yanan organlarıydı, kalbiydi, varoluş sancısıydı. Deniz öyle bir durumda izliyordu ki üç görüntüyü de, fotoğrafı, Irmak'ı, kendisini aslında aklından geçenler bir baba olarak değil de o zamanları yaşamış çocuk olarak Turan'ın da aklında tilkiler gibi dolaşıp duruyordu. Sonunda bakışması bitmiş olacak ki Deniz'in gözleri bir kez daha Irmak'a döndü. Kaşları çatılmaya başlarken gözleri de dolduğunda Turan derin bir nefes daha aldı. Kendisi için bunu söylemek on iki yaşına dönmekti. Tüm isyanıyla karşısındaki kendinden büyük iki bedene bağırmak, kükremek, onları kovmaktı. Deniz'in bu kadar tepkisizlik içerisinde ağlamamak için kendini zorlaması daha da ürkütüyordu adamı. Oğlu kendisinden daha mı güçlüydü, yoksa yaşadığı acı daha mı ağırdı işte onu çözemiyordu.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin