Bölüm 75 - O Dağ Eksik Olmasın

300 34 28
                                    


Dikkat okumadan ve yanıtlamadan geçmeyelim!!!

Selamlar tüm gezegenlerin en güzel insanları... Bugün bir miktar tüm kadınları konuşmaya geldim başta. Karakterlere can verenlerden, onları okurken hak veren sizlere kadar hepimizin dilinden dökülsün istiyorum bir şeyler... 

Koca bir kalbimiz varken nasıl küçücük gelebiliyor evren mesela?

Birini delicesine severken yutkunmamız nasıl da yırtıp geçmiyor boğazımızı? (Bence ne demek istediğimi anladınız...)

Korkularımız nasıl oluyor da bu kadar üzerine yürüdüğümüz şeyler oluyor?

Üzerimize yıkılan tüm duvarları nasıl da biz inşa ediyoruz? 

En çok ihtiyaç duyduğumuz anda nasıl çaremizi yine sadece kendimiz bulup eyvallahımız kalmadığını anlayabiliyoruz?

Yukarıda olan sorulara benimle cevap verin istiyorum. Kırmazsınız beni değil mi? Belki de tanıdığınız kimsenin denk gelmeyeceği satırlarda kendimize başka biriyle çare bulabileceğimizi hatırlatır da, arada bir başına savaşmamakta iyi geliyor deriz hep beraber. Fiziken değmeyen omuzlarımızı birbirine yaslı hissederiz belki de... Çünkü ben bu bölümü yazarken en çok bunu hissettim. Omuzumda görmediğim ama destek verdiğinden emin olduğum bir çok omuz hissettim ve bu paha biçilemezdi. Sizin de benimle içiniz öyle rahatlasın istiyorum. O yüzden çok uzatmayacağım. 

Şimdiye kadar hiçbir hikayeye yorum yapmamışlar da dahil olmak üzere, cinsiyetleri yok sayarak birbirimizin sırtını okşamamız gerek belki de.

Hadi bunu beraber yapalım...

Sizleri bölüm duyuruları ve paylaşımımızın daha da çoğalması adına instagrama beklediğim gerçeğini atlamayalım lütfen...

Instagram: BiCeruVar

-------------------------------------------

Asırlarıdır bir gerçek vardı ki kimsenin zihnine kazınmazdı. Bir kadını yok etmek çok kolaydı fakat var etmek, tekrar yeşertebilmek sadece o istediğinde olurdu. Asırlardır bir kadını sevmek sadece sevmek diye tanımlanırdı fakat işin iç yüzü çok daha yorucuydu. Süregelen tüm vakitlerde iş zorlaşmış, sevmek zehirli bir terim gibi anılmaya başlanmış, bir kadını bir adamın koruyabileceği yanılgısına düşülmüştü. Halbuki bir kadın korunmaya ihtiyaç duymazdı. Kadın zaten başlı başına bir koruma mekanizmasıyla büyütülmüştü dünyada. Kendini yargılayıp ötekileştirenlere, yok sayanlara, sevdiklerinin canını yakanlara kendini yakacak kadar hür bir iradeyle beraber meydan okumuştu. Asırlardır korunması gerektiği düşünülen kadın yangının kendisi olduğunu ustalıkla gizlemişti.

'Hangi meseleyi Turan abi?' Deha sinsi gülümsemesiyle mırıldandığında durumun içinde kasılmayan tek kendisi olduğu için sandalyeye iyice yayılarak abisine göz attı. Kıskançlığının arşa ulaşabileceğini biliyordu abisinin, hatta şu an burada iç savaş çıkma olasılığını bildiği kadar iyi biliyordu. Kendisi ise bu konuda rahattı, çünkü adam akıllı olmamış ailesine rağmen ablasının sağlam bir şekilde aile kurmasını isterdi. Kendi izni olsun, arkasında dursun, desteklesinler algısından uzaktı ablası Deha için. O kimsenin müsaadesine de, uzatacağı ele de ihtiyacı olmadan zaten istediğini yapardı. Öyle emindi işte Didem Kalaycı'dan.

'Irmak ve ben, biz yani, Deniz'i öğreneli çok zaman olmadı biliyorsunuz, haliyle söyleyeceklerim garibinize gidebilir. Hatta sen eminim ki, daha kaç gün oldu sen hayırdır Turan diyerek ağzımın üzerine de çarpabilirsin.' Dağhan'ı işaret ederek başını kendini onaylarcasına salladığında onun gergince cebinden çıkardığı sigarayı ateşlemesini bekledi.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin