Bölüm 28 - Her Zerrem Sen Olmuş...

384 57 43
                                    

Yeniden merhabalar pandispanyalarım... Yine bir gece vakti saatler 01:12'i gösterirken çıkıp geldim Cuma bölümüne... Zaman mı hızlı geçiyor yoksa ben çok mu boşa zaman harcıyorum bilemem fakat günün en sevdiğim vakitleri sizlerin yorumlarını okumak oluyor muhtemelen. Sizlerle gülmek, ağlamak, kızgınlıklarınıza eşlik etmek, umutsuz anlarınızda bir dost gibi yanınızda olabilmek(umarım başarıyorumdur) hepsine bayılıyorum... Sosyal ortamı en az seviyeye düşüren birisi olarak söylemek isterim ki iyi ki o kısıtlı sosyal ortam içinde en çok size zaman ayırıyorum.

Bu arada söylemediğim zaman tamamen unutulduğunu görerek, ki etkileşimi de hesaba katarsak zaman harcıyorum, bir beğeni, iyi veya kötü(yapıcı eleştirisel) şekilde yorumunuzu eksik bırakmayın...
Unutmadan daha hızlı haberdar olabilmek, hikayeler hakkında story, reels ve iletişime geçebilmek adına,
instagram: BiCeruVar

İnsan zihninden başka bir insanla konuşabilir miydi? Konuşabilirdi herhalde çünkü Pera, Dağhan'ın kendisine iyi olup olmadığını soruduğunu gözlerinden görüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İnsan zihninden başka bir insanla konuşabilir miydi? Konuşabilirdi herhalde çünkü Pera, Dağhan'ın kendisine iyi olup olmadığını soruduğunu gözlerinden görüyordu. Başını sakince sallayıp gülümsemeye çabaladığında adamın harelerinden hala çekip gitmeyen endişeyle zorlukla da olsa kıvırdı üst dudağını. Hayatındaki enleri yaşadığı şu günler gerçekten böyle olmak zorunda mıydı? Mesela Dağhan'ın elinden bir bardak düşseydi, bir şey oldu mu diye korksaydı olmaz mıydı? Veya bu içindeki acı, gülüşürken çarptıkları bir yer yüzünden olsaydı... Daha basit daha katlanabilir kalsaydı her şey keşke.

Ama hayatın kararları ve kanunları insanı yeryüzündeki cehennemi tatmaya zorlardı daima. Herkes kendi cehennemini hazırlardı üstelik.

'Karar.' Hakimin sesiyle oturdukları yerden ayaklandıklarında Pera titreyen dizleriyle inatlaşmaya başladı. Belki de özgür olduğu halde ilk kez kendini bu kadar tutsak hissediyordu. Baktığı her yerde garip bir şekilde o tutuklu kalış ruhunu sömürüyordu adeta. Muhtemelen kalbini teslim ettiği adam da o tutsaklığın içinde diye durum bu derece ağır geliyordu. Başını hafifçe yan çevirip kendine odaklanan Dağhan'a baktığında dudaklarını kıpırdatması bir olmuştu adamın.

'Seni seviyorum.' Bir fısıltı dahi değildi ama Pera'nın içinde haykırış olmuştu o cümle, dolan gözleriyle beraber titreyen ellerini birbirine bağladığında kendisi de oynattı dudaklarını.

'Seni seviyorum.' Dağhan'ın hafifçe kıvrılan üst dudağıyla gözleri dolu dolu olsa da dudakları sımsıkı birbirine baskı kurdu. Veda gibi çıkan bir sevmek, talan olmakla eş değerdi herhalde. Ki Pera'nın içi tümüyle haşat oluyor, yerlere cam kırıkları dökülürken kadın üzerinde çıplak ayaklarla geziyor gibi hissediyordu.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu madde 85, taksirle ölüme sebebiyet verme nedeniyle sanık Dağhan Kalaycı'nın 2 yıl 6 ay tutuklu kalmasına karar verilmiştir.' Ortamda bulunan herkes daha önce Tümer'in olacaklardan bahsetmesi yüzünden haberdarken daha fazla tutmamıştı Pera'yı dizleri. Olduğu yere bir anda bedenini bırakıp gözlerini memurlarla kapıya ilerleyen Dağhan'a çevirdiğinde onun yüzünde görülen ufacık gülümsemeyle beraber salondan çıkması bir oldu. Salon içindeki herkes tek tek çıkarken titreyen elleri yüzüne gittiğinde omuzunu sıkan elle derin bir nefes aldı.

BUTİMARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin